Gönül Öğretmen
Çocukluğumda
Çoban türkülerini Hep ıslıkla söyledim Hiç kaval çalamadım Baharda söğüt dalından yaptığım Düdükleri saymazsak Flütümde olmadı O zamanlar Böyle şeylere Para harcanmazdı Gönül öğretmen Yine aynısını yaptı Zengin çocuklarının başını okşadı İsimleriyle babalarının hatırını sordu Ben kış soğuğundan çatlamış ellerimle Bitmesin diye bastırmadan yazdığım Kurşun kalemimle Yüreğime şunları yazdım: “İlk derste, ilk soruda benim parmağım kalkmalıydı Daha inmemeliydi inadına tüm şımarıkların” Bunları düşünürken İlk defa bu yıl alınan Ve her eve gidişimde Sokak çeşmesinde tertemiz yıkadığım Lastik çizmelerimde Sıranın altından Gördüğüm gülücüklerimi Hiç kimse görmemeliydi Ben minicik yüreğimde Annemin, babamın hatırını Daha sevda dolu kelimelerle sordum Sormayanların yerine Ve babasının hatırı sorulduğunda Şımarıkların neler hissettiğini anladım Anladım arkanın gücünü, Paranın tılsımını Ve babamın yüreğimdeki yerini Yalnız o günlerde hiç anlayamadım Ders boyu havadaki parmağımı Hiç görmeyen Gönül öğretmenin Neden ilk kalkışında Avukatın oğlunun parmağını gördüğünü Ve onun yarım yamalak cevaplarını İltifatlara boğduğunu Yüreğimi inandıramasam da Aklımdan arka sırada Oturduğuma yordum Ama rüyamda Ön sırada oturduğumu Gördüğüm gün Anladım Hep böyle gitmeyecek Ve bir umut yeşerdi yüreğimde Hep böyle gitmeyecek ( kıymetli öğretmenlerim! hiçbir sebeple ayrımcılık yapmayın,40 yılda geçse unutulmuyor...) |