Dokuz yüz yetmiş yedi yılının Eylül ayı, Urfa Ceylanpınarı Muratlı Muhtarlığı, Boztepe mezrasında yaşardı Bozan Dayı; Karakeçili Türkmen babacan dert ortağı; Bir av macerasını dosta yardım görerek Ve hoş sohbetleriyle damarıma girerek, Avına yoldaş etti, güya teselli payı; Dokuz yüz yetmiş yedi yılının Eylül ayı…
At üstünde ulaştık Karaca-bulak suya; Çevremizi kollayıp yattık çapraz pusuya; Henüz uzanmıştım ki bir savanın dibine, Gözüm takıldı birden yörenin sahibine; O da ne ? Şans eseri, nice gezgin dileği, Dünya’nın en nadide ve de kaçkın meleği, İşte tam karşımdaydı bir Yalavaç Goncası, Peygamber Çiçeği’nin Yunus dil Oğuzca’sı; Yeryüzünde öz yurdu Tektek Dağları olan, Başı göklerde leyli, çağa meydan okuyan…
Gönül çelen ecenin pala yaprak çalımı Ve genzime doluşan mor ötesi yalımı, Kıvamını bulmadan, karşıki susamlıktan, Gevrek meleyişlerle ortama neşe katan, Bir ceylan baş gösterdi, evcil oğlaklar gibi; “Rast gele”n heyecanı, ter bastı bedenimi; Sakin, vakur, pervasız adımlarla yaklaştı, Müstakbel katilini görünce çolaklaştı; Günün ikinci şansı, bu sen bakir güzellik, Tam çiçeğin önünde, durdu, gözgöze geldik…
Çok içten bakıyordu, hem de, ölürcesine; Umursamaz biçimde, haydi vur dercesine; Göz, gez, arpacık yollu çifte hülyaya daldım, Sanki ezelden tanış bir dosta nişan aldım; Her nasılsa hissettim, içimi okuyordu; Yüreğim bülbül olmuş ceylan dil şakıyordu; Bu can pazarlığında canana kıyılmazdı; Sen bakan ahu gözler, ağyardan sayılmazdı; Kollarım yana düştü, bayılacak gibiydim, Böyle kaç asır geçti ve ben nasıl biriydim ?..!
O yakaza hallerde unutmuştum yoldaşı, Sağ cenahtan göründü Bozan Dayı’nın başı; Dur !.. Sakın yapma, vurma, demeye kalmamıştı, Acımasız ihtiyar tetiğe asılmıştı; Cerenim şaşkın, düşkün önce bir sendeledi Ve sonra titreyerek buruk ezgi meledi, Can havliyle sıçradı, tepe taklak çevrildi, Yalavaç Goncası’nın üzerine devrildi.
Bir anda iki kayıp, üstelik senden izler, Kan çökmüş ahu gözler, bağı çözülmüş dizler… Ağzını göğe açtı güneşi yercesine, Son kez yüzüme baktı, gerçek ölürcesine…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
ÇİFTE VURGUN şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ÇİFTE VURGUN şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
tebrikle demiyeceyim...çünkü masum bir canlıyı bozan dayı vurdugu için ..ve umarım artık bir daha elinize av silahı almazsınız...benim hemşerilerim barut kokan tabanca deyil gül yakışır ellerine saygılar
ADI GİBİ BİLGE KALEM, BENİ ÜZDÜN, BENİ AĞLATTIN, BOZAN DAYI'YA KIRGINIM MARALIMI VURDUĞU İÇİN ÇÜNKÜ EN ÇOK SEVDİĞİM CANLI BENİM, ORADA OLSAYDIM NAMLUNUN ÖNÜNE GÖZÜMÜ KIRPMADAN DURURDUM.
BİLİYORUM SENDE BENİM KADAR ÜZGÜNSÜN. HÜRMETLERİMİ GÖNDERİYORUM DOST.