Savruldum diyar diyarDuman oldum toz oldum, kavrulmuş toprak gibi Yellere kapılmışım yerimde duramadım Zaman kasırgasında bir kuru yaprak gibi Savruldum diyar diyar karara eremedim Aşk sandım sevda dedim, gizemi çöz bakalım Onun gözü kör derler, bakarak gez bakalım Karada hamsi dendim, deryada yüz bakalım Çöle düştüm mecnunun izini süremedim Uğraştıkça daha da derinlere batmışım Çilelerin dertlerin her türünü tatmışım Pes ettim çabalamam artık havlu atmışım Yaşadığım hayata bir anlam veremedim Hasrete hasret katar yaylalarım dağlarım Onlardan uzak geçti gurbet elde çağlarım Virane kaldı şimdi bostanlarım bağlarım Dikene büründüler gülünü deremedim Günümü yaşamadım yarını keder ettim Diz bağlarım çözüldü, gençliği heder ettim Nefsimi kandırarak muflisten beter ettim Ben kendime eyledim gayrımı yeremedim Gelsin artık ne varsa her belâya alıştım Boş verdim ağlamaya, katılıkta geliştim Toprağımdan söküldüm, kök salmaya çalıştım Her yer bana yabancı postumu seremedim Hedefi yok yönü yok, kaybolmuş bir kafile Temelli dönüş hayal, olmuyor ki laf ile Yıllar yılı vuslatı düşledim hep nafile Ayrılık defterini katlayıp düremedim Her an aleyhimizde her veren verir candan Eğer gurbetçi isen yanarsın iki yandan Emeller suya düştü iki kapılı handan Geldim de göçüyorum hiç rahat göremedim Saysam çektiklerimi dayanacak yürek yok Çalıştım çabaladım dikili bir direk yok Son adres tahtalı köy pasaporta gerek yok Ev aldım neye yarar, içine giremedim Kar yağdı buz bağladı yüce dağların başı Derman bittikten sonra sen bu yükü gel taşı İnsan dara düşmesin düşman olur yoldaşı Utancımdan çevreme bir duvar öremedim Der Mikdatï dostlarım benden uzak durdular Durumum iyi iken ahvalimi sordular Kötülük düşünmedim saflığıma yordular Taş atana aş attım yayımı geremedim Mikdat Bal |
ayakta alkışladım tebrikler