EZER GEÇERİMÜstünde mağrurca dolaşıyorum; Bugün ayağımın altında toprak! İstediğim yere ulaşıyorum; Fark etmiyor yakın ve yahut ırak. Yeşil çimenleri ezer geçerim, Altını düşünmez gezer geçerim, Aldırış etmeden sezer geçerim; Her yıl misalimken hazanda yaprak. Yakın da gün gelir ben ezilirim, Sıraya girerim ve büzülürüm, Yapa yalnız kalır çok üzülürüm; Yakar yüreğimi zamansız firak. Küçük kıyametle üflenir sura, En çok sevdiklerim gömer çukura, Orada ihtiyaç çok fazla nura; Hem dar, hem karanlık, bir müddet durak! Âlemi ervah ve dünyadan sonra; Makber de yıkılır, eserde bora; Mahşere çıkılır dördüncü tura; Ararız bir gölge, ararız sancak. Herkeste telaş var koşar bir yana, Babada fayda yok, nerede ana, Hesap kitap en zor ter basar cana; Rahmet olmaz ise, ortalık kurak. Daha sonra sırat zorlu bir bölüm, Bir burası kaldı korkutan çölüm, Geçene ne mutlu sarmadan ölüm; Bundan sonra cennet, cehennem uğrak! Ne mutlu cennetle nasiplenene, Ne mutlu rahmetle nasiplenene, Şefi-i Ahmet’le nasiplenene, Zaman ne getirir? Şimdilik merak! Salih Yıldız…25.02.2011 . |