DOĞDUĞUM GÜNDENBERİKimi kol bacak kırık bekliyorken sabahı, Ölümle savaş eder göklere çıkar ahı. Kimi fahişelerle artırırken günahı, Tuhafıma gidiyor züppelerin hüneri; Hep düşünüp dururum doğduğum gündenberi. Kimi çılğınlık edip eğlenceye bel bağlar, Kimi ekmek derdinde ağasına el bağlar. Hasta ilaç alamaz gözlerinden kan ağlar, Çoktan erimiş bitmiş bir kemikle bir deri; Yüreğime dert olur doğduğum gündenberi. Muhannetin zinciri boynumuza dolanır, Baş tutmayan yaralar günden güne sulanır. Bazen canım sıkılır, bazen midem bulanır. Atar tutar dururum,bir ileri,bir geri; Ömrüm böyle geçiyor doğduğum gündenberi. Yan devirip yatıyor sanki armut getirdi, Malı, mülkü, herşeyi, kendine Allah verdi. Adaletse böyle bir adaleti kim gördü? İnanır mı buna hiç sokaktaki serseri, Dengeli dünya dedim doğduğum gündenberi. Kıskançlık filizlenmiş uzayarak boy atar, Zamanın hakemleri doğruya yalan katar. Batacaksa bir millet, işte böylece batar; Dalkavuklar, dümbükler, orospunun rehberi, Beynimi karıştırır doğduğum gündenberi. Her gün bir güneş doğar gavatların başına, Bazı soytarılar da gavatlara âşina. Artık son bulsun diye yazın mezar taşıma; Rağbet görmemelidir sahtekârın zaferi, Silahsız savaş ettim doğduğum gündenberi. Ayaz’ım memlekette alnım açık yüzüm ak, Dansözler ülkesinde her bir başka şakşak. Neler oluyor hele, arkana dön de bir bak; Bayrak açmış gidiyor, boyacının baş eri, Enayiler alkışlar, doğduğum gündenberi. Ahmet Ayaz |