Ayvalık
Biliyor musun bazen tanımıyorum kendimi.
Boğulasım geliyor daralıyorum. Artık buz kesilesi gecelerde, sıcak yatağımdan kalkıp, Anılarıma sigara yakasım da gelmiyor. Ne içki masaları, ne al yanaklı güzeller, Ne de seni başkalarına Öyle dillendire dillendire anlatmak avutmuyor beni. Şimdi yeni bir güzellik buldum kendimde; İnsanları izliyorum en uzaklardan. Kimileri bizim hikayeyi yaşar gibi, kimileri heyecansız, Kimileri de yalanları oynuyor sahte gülüşlerde... Dedimya boğuluyorum, herşey kendiliğinden oluşuyor. Tutunacak en son dalım kalıyor, Aramayayım, sormayayım diyorum, Ama görüyorsunya dayanamıyorum. Kanımın son damlasına kadar savaşsam da başaramıyorum. Ayvalık geliyor aklıma son baharıyla Ayvalık! Matemdeki Yunus Emre Parkı, Sahilde atılan kızıl güneşli voltalar, Deniziçinde içilen kahveler, Tanrı misafiri olduğumuz muhallebici teyze, Soğuk banklarda uçuşan fısıltılar, Ufak ufak okuluna yol almış çocuklar, El salladığın buruk meydan durağı, Bir de o gün ki hiç gitmiyor benden; Arnavut kaldırımlı yollarda, sen ve ben. Yağmur yağıyor, biz yürüyoruz en usulundan. O damlalar ki, gamzelerinde açılmış gülleri andıran, Saçların rüzgarda dalgalanan yelken gibi, Ve bir çiçekçi geçiyor yanımızdan, bizi çok iyi tanıyan. Ya güzelim nerdesin şimdi sen, nerde? Biliyorum bir uzak diyardasın, Çok da mutlusun da; Ben burdayım kaç yıldır, Hiçbirşey yapmıyorum ki ben. Gündelik işte herşey; Sabah sen, Öğlen sen, Akşam sen, Rüyalar sen... |