DururÇiçekler içinde tomurcuk güller, Vakti geldiğinde açmaya durur, Güllerin aşkıyla yanan bülbüller, Sevda iklimine uçmaya durur, Ayrılık derdini başa salınca, Bahar bitip hazan vakti gelince, Bir yiğit yârinden selam alınca, Gönül kilidini açmaya durur, Firak acısıyla hasrete kanan, Dünyayı bitmeyen mekânı sanan, Yaşı gelip kemaline dayanan, Selamsız, sabahsız göçmeye durur. Bir noktada başlar sonsuzun başı, Yaradan Mevla’nın bilinmez işi, Kulluk sınavını başaran kişi, Sırat köprüsünden geçmeye durur. Hüdai dünyadan yorulduğunda, Kuru dal misali kırıldığında, Vicdan terazisi kurulduğunda, Ecel şerbetini içmeye durur. 28.01.2010 Kütahya |