VEDA SANCISI...
//Gidişin, sere serpe ölüşe delalet miydi !..
Söyle yâr… Azığında götürüşün…Adalet miydi ?... // Dur !... Şimdi sen pervasızca gidiyorsun ha!... Köprüleri yaka yaka… Düşlerimi yıka yıka… Kavruk yalnızlığım dört dönüyor şimdi Aşk yörüngesi etrafımda… Ahraz birikimlerim çağlasın giderayak Prematüre sevinçlerim Çınlasın Küf tutmuş duyargalarımda. İçimde kalmasın ıssız ölüşlerim Ayak basılmamış izbe sokaklarımda Bakire gömülmesin silik sûretim… Git ya da !... Bir tek uzantı kalmasın senden bana Bir tek iz/düşmesin Silinişinin gölgelerine. Vakit ayrılığı beş geçerken Yelkovanlar kovalamasın zehir kusan akrebini… //Sen ki yitik sevdaların kara humması Sen ki çorak düşlerimin loş muamması ...// Canhıraş beklerken nedametini Belki Savrulur derken bir sevda uğultusu Sakın Ha! Umut yangınları ağartmasın zelil ruhunu Yerle yeksan devrilsin dönüşlerin Vuslata ermesin sakın çarpık özleyişlerin… Giderken dön de bir bak s/ona … Ahraz çığlıkları, d/uymasın sefil duyargaların… Durma ! Yokluğunun topukları ardına değsin Bırak da hasret prangalarında Sürüm sürüm sürünsün anılar… Hadi ! D/eş yüreğimi, belki b/ulursun Keşiflerin gidişine d/okunsun… Hey aşk ! Ey salaş varlığımın zümrüd-i anka kuşu ! Şimdi kırıldı mı süzülüşünün kanatları ?... Heyhat! Sus çökmüş gözlerime ne fayda Kangren artığı yüreğim kıyamete iltica ! Gazel oku şimdi Buzul hava anaforlara uzasın ... Hatta va hatta Hafiften fatiha serpiştir ayrık nakaratlara… // Şimdi pespaye bir direniş sûr’undan bana kalan Mahşer-i cümbüş hayat, gerisi koskoca yalan !... /// 7 Şubat 2011 |
Birkaç şiirinizi okudum;ama her şiirin altına görüneceğime,hepsini toplayıp bir arada bırakmak istedim söylemeye çalışacaklarımı.
1-
Kimse kırılmasın,alınmasın;ama burada yazan bir çok şair dediğimiz kalemlerden farklı yazdığınızın altını çizmek istiyorum-sadece birkaç şiir okuyarak nasıl cesaret edebiliyorsunuz böyle bir şeyi,düşünenler olabilir;ama bir şairin farklılığı, sadece bir şiirden de anlaşılacağını da eklemek istiyorum-
Neyse…
Okuduğum kadarıyla şiir sonunda kafiyelere yer vermeyi çok seviyor şair.
Kimi bunu hece şiirlerinde yaparken,mezkur şair hem hece de, hem de serbest dediğimiz şiirlerde bunu çok başarılı bir şekilde ifa etmiş hakikaten-lâhika-
Nâzım Hikmet’in şiirlerinde bunu çok görebiliriz aslında,hani sadece ‘hece’de olabilir, diyenlere bir şamar gibi olur.
Nâzım Hikmet’i örnek vermem bu işin öncülerinden olduğu için verdim,yoksa O’nun gibi daha bir çok şair var:
Cemal Süreya,Ahmet Arif…
Belki de bu yüzdendir farklılığı biraz da bizim şairin.
2-
Bununla birlikte kelime dağarcığı,harikulade.yukarıda ismini verdiğim lâhika isimli şiirde,her şey ortada.Ancak size bir hatırlatma,lügatsiz yaklaşmayın o şiire.
Aslında her kalem mürekkebini dökerken kağıda,bunu gösterebilmelidir nasıl bir cevher olduğunu (tamam kızmayın,bu çok sert oldu)…
3-
Ve bu şiir,
aslında içimi dökmek isterdim buna;lakin,çok ukelalık yaptığım için, daha da yüzüm yok paylaşmaya…
Mükellef bir şiir-şair