Neden inandım, o an sözlerine kandım!İnanmalıydım, o vakit kalbi bir nazardın Ülfeti sunan cenahtın, edebi kuşanan candın, naiflik içinde soluyan bir heyecandın Demek ki samimiyet bu kadar net ve halis bir ikametgahmış dedim ve sana yakınlaştım Nihayetinde meramını anlayacaktım ve derd-i gamında yol alıp yoksa bir deva mı olacaktım An sahneleşerek vaktinde perdelerini açıyordu Ne kadar merak yetisi varsa, zihnime ve sineme hucum ediyordu, fasıla başlıyordu Ürkek bir tavır içindeydin, hayli çekingen biriydin, gözlerimden niyet-i asliyemi okuyordun Suallerle derinliğin ikliminde nefeslendirdin, mazi ve ati için fevkalade eminlik sunuyordun Yavaş yavaş bir sığlığı iliklerimde yaşadım Oysa sen yılların hor ve hakir gördüğü nisaydın, imkanları ellerinden hoyratça alınandın Sanki nazdın, sazendenin hicranıydın, mızrabın dem bulduğu sedasıydın hala anlaşılmadın Neydi aklın ve vicdanın derd-i gamı, anlama muhtaç maslahatı dinmeyen sancı ve korkuları Ne kadar suçlanırsan, o kadar masumsun sen Toprağın bereketi, başağın ağıdısın elhak bu hakikati sabırla ve kanaatle nefeslensen Yüreğimde dinmeyen sızıyı aşk ve şevkin süruruyla görsen evet, suçlu olduğumu söylesen Hukukun ne demek olduğunu sabır ilminde gösterip burukluğun acısını kalbim için dilesen İman akidedir, kalbi sesiyle ulvi bir tastiktir “La” derken, illallah’ı beyan ederken, zalimliğin ne demek olduğunu bilmek beyanıdır Safsata ve kandırmaca lafazanlığı onun lahzasında bulunmamaktır, aşk ki bir gül-i nihaldir Sevgi, muhabbetin sadakat ve vefanın feyzi esinidir, aldatan bizzat sahtekarlar kimin eridir Mustafa CİLASUN |