SENİ SEVMEK
SENİ SEVMEK…
Seni sevmek, Ateş üstünde yürümek, Kan revan içinde ayakların, Gül bahçesinde gezinircesine. Kürek mahkumları gibi, Ağırbaşlı bir isyanla kadere, Sürgün olmak, müebbet sensizliğe. Hücresine çekilen derviş gibi, Sessizce çilesini doldurmak, Bin bir gün değil, bir ömür sürecek. Kerbela da susuz kalıp, Gördüğün seraba uzanmak, Sonra da baka kalmak öylece… Yusuf’un kör kuyuya atılması gibi, Işıksız kalması gözlerinin, Kaybetmek! hayatının yönünü. Saf bir ipek böceği gibi, Kendini hapsetmek kozasına, Büyütürken içindeki sevgiyi. Vurgun yemiş gibi derinlerde, Nefessiz kalmak, uyuşmak, Ciğerinden tutuşurcasına. Asi bir kardelen gibi, Ölümüne cesur olmak, Görmek için şemsini. Mağrurca devrilerek, Ayakta ölen ağaçlar gibi, Sessizce beklemek ölümü. Koşmak pervane gibi nar-ı oda, Yana yana kavrulup yok olmak, Vuslat, diyerek sevgiliye... 00:10 -6.12.2010-pazartesi |
Şiirdi saygılar.