GURBET
Suyunu Marmara’nın, almış kanatlarına,
Karadeniz’in, dayamış sırtını, sularına, Ve yer açmış yüreğinde, dağlarına, Ya bana nedir öfken bana? Büyük deryada ufak bir oda, bir de ben, Suyu, ekmeği, havası, her şey sıla. Bitmez tükenmez bir acı, hasretin, Izdırabımı anla sürdükçe ey sıla. Bir yıldız, bir de ay, daha yakın, Senden bana, sen, uzaklaştıkça benden. Yaş kalmadı akacak gözlerimden. Varsa dökülecek gözlerimden, iki damla kan. Gönlüm ayrı bir hüznüm, Takıldı yollara; düşüncem, benliğim. Acım büyüyor, baktıkça yollara, Acz bu kadar mı, kendini bilmekten ? Yeşerirken dallarda tomurcuklar, Düşünmek, düşünmek, yaprak dökümünü, Hayattan ölüme dair her şey yüreğimde. Ve görmemek doğarken, bir bebeğin Uçsuz bucaksız, ağlarken verdiği sevinci. Ve görmemek batarken güneşin, Gebe olduğunu, muhteşem bir şafağa. Burası soğuk, burası anlamsız, burası kış, Yüreğimde, aydınlığa doğru bir kaçış. Göz ămă, gönül yaralı, ayaklar biçăre, Aşıkım, maşuksuz, bedenim ve aklım ăvăre. 2003 |