GÜLMECE-6Kırkikindi yağmurları yağarken (Aslında Ahmak ıslatandı yağan) Bindim yılkı atına (Bildiğin Karakaçandı bindiğim) Sürdüm aşk şehri Paris’e (Köyümden hiç çıkmamışken hem de) Cafe de leonda bir cappuccino içtim (Cafe adı uydurma,Türk kahvesini bile zor buluyorum) Biraz Vivaldi dinledim, biraz Bach (Sezen’i bile zor anlarken üstelik) Yakamozları seyrettim sonra (Hem de güpegündüz) Her taraf krizantem çiçekleri (Düpedüz Kasımpatı işte) Yüreğimde Che’nin isyanı (Duymuşum adını bi yerden) Aristoca düşüncelere dalmışım (Mevlâna’yı bile tam anlayamamışken) Dilimde Lili marlen türküsü (Aslında Bolu beyi, Karacoğlandan) Sana geliyorum Lavinya, bekle beni! (Yahu benim yavuklumun adı Kezban değil miydi?) Tamam şiir baya bi evrensel oldu Her şey iyi güzel de Ya birisi sorarsa; Ne demek yılkı atı? Bu yağmur ikindileri mi yağar? Paris ne yana düşer? Tadı nasıl bi şey cappuccino’nun? Vivaldi, Bach hangi enstrümanı çalardı? Gündüz var mı yakamoz? Che , Aristo ne işle meşguldüler? Lili Marlen türküsü nerenin? Lavinya hangi ülkeden bir kızın ismidir? Ahan da bu benim Karakaçandan düştüğümün resmidir! . |
:)
tebessümle okudum...