)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-79-)(-)(-)(
………………………………………………………………………………………………………………………………………………
Elest-i bezminde olundum hitap Kalubela lisanından okudum Onun çün veririm bu söze cevap Erenlerin ihsanından okudum Niceleri vasıl oldu rahmete Niceleri düştü anda zahmete Yüz dört kitap nazıl oldu ümmete Ben inandım furkanından okudum Keşfi’yim derdimi aldım hocadan İmla bildim altmış iki heceden Saadet kazandım gündüz geceden Pir-i Azam divanından okudum Aşık Keşfi© 1843-1910. Yusufeli’nin Zor (şimdiki adı Esenyaka) köyünde doğdu. Asıl adı Mustafa’dır. Aşıklık geleneğinin çok belirgin yaşandığı bir köyde büyüyen Keşfi küçük yaşlardan itibaren şiire ve türküye ilgi duymaya başladı. İlk gençliğinde Erzurum’a giderek Gaznevi Ahmet Efendi dergahında bir süre kaldı. Bu dönemde tarikat ilişkileri de gelişen Keşfi daha sonra köyüne dönerek çiftçilikle uğraştı. Özellikle dini konular olmak üzere hemen her dalda şiirleri bulunan Keşfi’nin bilinen en önemli eseri ise » Mevlid-i Nevebi« adlı eseridir. Bu mevlit Aşık Keşfi’nin köyünde halen Süleyman Çelebi’nin mevlidi yerine okunmaktadır. Aşık Keşfi döneminin bilinen aşıklarından Muhibbi’yle karşılaştı ve onunla arkadaşlık kurdu. Aynı zamanda Muhibbi’yi bir usta olarak da kabul eden Keşfi, dönemindeki birçok aşığın yanında oğlu Huzuri’nin de yetişmesine yardımcı oldu. Keşfi köyünde dokunan kilim, seccade gibi bazı elişi eşyaları satmak üzere dolaştığı sırada İspir’in Salaçur (şimdiki adı Kekikli) köyünde öldü. Bugüne dek yayımlanmayan ve bilinmeyen şiirlerinin yeraldığı »Keşfi Divanı« Taner Artvinli tarafından çevrilip yayına hazırlanmaktadır. Okudum ………………………………………………………………………………………………… )(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-79-)(-)(-)( Gülizar içinde gördüm goncayı Şeyda bülbül lisanıyla şakıdım Nasıl sevdim dört yapraklı yoncayı Hâkkın İhsanıyla kelbe dokudum Kurumuş pınardan dolar mı testi İrfan diyarından bir meltem esti Çektim besmeleyi aldım abdesti Ol nebi’nin nişanıyla okudum Er meydanındaydı gözünü yumsa Dilek gerçek olur Mevlâ’dan umsa Baktım da çevreme yoğidi kimse Köroğlu’nun pür şanıyla tek idim Hâkka iyi bir kul sevene yâr’dım Örnek alanlara namustum ar’dım Şükür sofrasında Râbbe yalvardım Mansur gümanıyla enel hâk idim Mazluma ufuklar açmak üzere Dost elinden bade içmek üzere İnsanlığa ışık saçmak üzere İlm’in feymanında gözü pek idim Beş vakit namazı edince eda Gaiplerden geldi bir hoşca nida Lütfuyla ruhumu coşturdu hüda Râbbin peymanında doydum tok idim Lüzumsuz aşk ile Rabbin bilince Sende gideceksin vakti gelince Hakkın rahmetine vasıl olunca Dünya’da mihman’ım artık yok idim Sadık Dağdeviren Aşık Lüzumsuz ETEK YAZILARI GÜLİZAR:Gül bahçesi GONCA:Yeni açacak,tomurcuk gül ŞEYDA:Sevda nedeniyle aklını yitirmiş, çılgın. LİSAN:Dil İHSAN:Lütuf,lütfedilen İRFAN: 1. Bilme, anlama. 2. Kültür, ekin. 3. Tasavvufta evrenin sırlarını bilme gücü. NEBİ: Peygamber NEBİ NİŞANI: Peygamber mührü UMMAK:Beklemek,çok arzu edileni istemek PÜR ŞAN:Bütün namı,şanı,şöhreti GÜMAN:Umut MAZLUM:Suçsuz,günahsız BADE:Aşk şarabı FEYMAN: Ahlakta olgunluğu amaçlama, iyi ahlaka yönelme. EDA:yerine getirme,ifa etme LÜTUF:Verme PEYMAN:Yemin-And VASIL: Erişen, ulaşan, kavuşan. …………………………………………………………………………………………………………………………………………………………. |