4
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1749
Okunma
Adem ve Havva gibi üryandık
tulumlarımızı dokuduğumuz
rengarenk kumaşlarla diktik
kör iğnenin deldiği etimden
damlayan damlalarla döktüm nişanımızı
her ikimizin boynunda asılı duran
kırık kalp madalyonun yarısı bende
biz yırtık elbiselerimizle kurduk çadırımızı
yırtıcı kuşların parçaladığı elbiselerimizi
seninkilerle benimkileri
benimkilerle seninkileri
çarpı işaretiyle yamaladık
kanka pişmaniyemin tel tel tüm tadı
parmak boyası şerbetin
yüzümdeki palyaço makyajım
saçımın her tutamında çan düğümlü
ağırlıklarıyla diz çöküp ağladığımda
bir senin gömleğinin yakası mendilim
inatçı ve inançlıydık
yamalı çadırımıza
çanları enstrümantal fon yapıyorduk
senin özgün sesinin yankılarıyla
düşünüp derin derin uyuyorduk
sen siyah rengi buluncaya dek dönmezdin
oysa bana gri renk yetiyordu
evet itiraf ediyorum
her döndüğünde şapkandaki
papatyanın yapraklarını bulamayış
sebebin benim
yirmi altı aralık iki bin on
Nilüfer Kozoğlu
5.0
100% (4)