ÇANAKKALE GEÇİLMEZ
Yıl bin dokuz yüz on dört
Aylardan eylül Saçlarında hazan sarısı Gözleri deli bir komutan On binler tek yürek Cepheye toplanmış Gökte ay Şafak vakti Saat sıfır sıfır üç Sıcak bir çorba bir kuru ekmek Bu sabah yenilen ilk ve son yemek İki rekat sabah namazı On binler ayağa kalkıyor Melekler bir bir inerken gökten Mehmedim saf tutuyor Gözlerde umut Yürekte iman Yaşamak yada ölmek Sadece bir nefes arası Kiminde çarık Kiminde postal Toprak çağırır ya insanı İşte öyle bir şey Biliyorlardı Birazdan gidecek ve dönmeyeceklerdi Arkada bıraktıkları yüzleri Asla görmeyeceklerdi İnandılar top yekün içinde Her yer sus bus olmuştu Bir ülkenin kaderi Ellerinde yeniden doğmuştu Eyy! Yahya çavuşlar seyit onbaşılar Mehmetler Aliler Hasanlar Hüseyinler Vatan için can veren yiğitler Selam olsun sizlere Bu vatanı bize emanet edenlere Toprağa düşenlere Selam olsun! Kiminin eriydiniz Kiminin oğlu Kiminin babası Kiminin anası Kiminin bacısı Bu öyle bir savaştı ki Yürektedir hala sancısı Kaçınız öldünüz de kaçınız döndünüz Ey Türk oğlu Türk Bizi biz yapan damarımızdaki kandır Bedel ödenecekse eğer Vereceğimiz candır Helal olsun sizlere Selam olsun erlere Al kanlı şehitlere Göğsünü siper eden Kahraman yiğitlere Selam olsun Hakkınızı helâl edin Vatan sağolsun Akılda şüphe yok ki yürekte iman O makama kolay erilmez Burası Çanakkale burdan asla geçilmez! Celal Keklikçi |