Yetmiş Küsurlu YıllarSağda, solda insanlar korkarak konuşurdu Kanımın kaynadığı yetmiş küsurlu yıllar Kafamda kıyasıya fikirler vuruşurdu Kanımın kaynadığı yetmiş küsurlu yıllar. Her fikri ayrı gayrı bir doktrin yaptılar Yüz çevirdi yan çizdi menfaate taptılar Her şeyi inkâr edip cambazlığa saptılar Kanımın kaynadığı yetmiş küsurlu yıllar. Beyinim düşüncelerin arenasına döndü Kimisi tam fırıldak, kimisi de çok böndü Bir ülküye baş koyan ne çok hayatlar söndü Kanımın kaynadığı yetmiş küsurlu yıllar. Masum sessiz milleti saflara ayırdılar Devlete başkaldıran asiyi kayırdılar Döktükleri kanlarla toprağı doyurdular Kanımın kaynadığı yetmiş küsurlu yıllar. Kozama çekilsem de bela arar bulurdu Bazen beden zırhıma, ruhum sığmaz olurdu Din bezirganı ürer, kızıl Marksist ulurdu Kanımın kaynadığı yetmiş küsurlu yıllar. ’Başbuğ Türkeş’ dedikçe, nelere çıktı adım Sonunu düşünmeden hep yarınsız yaşadım Gölgem kurşunlanırken yürüdüm aldırmadım Kanımın kaynadığı yetmiş küsurlu yıllar. Her şeyin bedelini ödedim yok vahlarım O günlerin ardından, olmadı hiç ahlarım Platonik aşlarım, şafaksız sabahlarım Kanımın kaynadığı yetmiş küsurlu yıllar. Çok acılar çeksem de inancımla dayandım “Millet” dedim uyudum, “ülkem” diye uyandım Ne bir pişmanlık duydum: Ne yakındım, ne yandım Kanımın kaynadığı yetmiş küsurlu yıllar. Özcan İşler |