Müslümanlar Müslüman mıBu akşam ansızın böyle bir soru çıktı karşıma, Müslümanlar gerçekten Müslüman mı acaba? Soru da zor cevabı da ama düşünmek lazım, Müslümanlığın ne olduğunu bilmek lazım… Müslüman kendisinden emin olunan insandır, Kimse onun varlığından kuşku duymamalıdır, Etrafımızdaki insanlara şöyle bir göz atalım, Güvenebileceklerimizi bir kenara ayıralım… Sanırım böyle ayrışmada çoğu karşıda kalır, Kendisine güvenebileceğimiz insan çok azdır, Fazlasına gerek yok, güvenlik ailede başlar, Öncelikle atılsın dışarıya sorumsuz babalar… Müslümanlar Müslüman olmaya başlasınlar, İlk önce sorumluluklarını üzerlerine alsınlar, Yaşama şekliyle belli olur gerçek Müslüman, Boş yere konuşmasın, sussun sorumsuz insan… |
Muhtevası teması güzel olup, beğeniyle okusam da...
Haklısınız sözlerinizde. Önce vicdan sorumluluk olmalı. Sadece müslümanım demekte kalmamalı, sözde olmamalı. İnsan olmalı önce, kadın erkek olmadan evel. İnsani değerlere sahip olmalı. Gönül gözü açık olabilmeli insanın.
Elbet biliniyor: Müslüman olmanın bildiğimiz şartları vardır; namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek ve zekat vermek.
Bu öne sürülen şartlar Allah ile kul arasındadır. Kimse bir diğerine zorla oruç tutturamaz veya namaz kıldıramaz. Ama birbirinden manen sorumlu olan insanlar (anne, baba, evlat, eş, kardeş gibi...) birbirlerini uyarmakla mesuldürler. Çünkü bu uyarmamanın da kendi içerisinde bir hakkı vardır. Ahirete inanan insanlar, bir gün bu sorumluluktan dolayı sorguya çekileceklerini bilirler.
Tartışılan bir durum vardır; dinde zorlama yoktur denir. Bu cümle suistimal edilir her zaman. Evet, doğrudur, dinde zorlama yoktur ama eğer o dine tabi olmuşsan (müslümanlıktan bahsediyorum), inandığın dinin farzlarını yerine getirmekle de mesulsündür. Bu dinde, dinimizde zorlama yoktur ayetinin devamına da bakmak gerekir. Doğrulukla eğrilik birbirinden ayrılmıştır. O halde kim tâğut'u reddedip Allah'a inanırsa, kopmayan sağlam kulpa yapışmıştır. Allah, Rabbim işitir, bilir ve görür. Atılan her adımda, her yapılan/yapılmayanda bu unutulmamalıdır.
Şu sözlerle birebir bunu karşılaştırabiliriz; biz size akıl verdik düşünesiniz, iyiyi, kötüyü bilesiniz diye, göz verdik göresiniz, kulak verdik işitesiniz diye...
Sağlığın yerindeyse, yeterince paran varsa islama göre hacca gidip, zekat vermelisin. Kaldı ki bu farzlar bir nevi şükürdür. Oruç tutarak nefsi isteklerine sınır koymayı öğrenirsin. Kazandığın paranın bereketini zekat vererek görürsün.
Yaptığın ibadetler seni manevi açıdan doyurmaya yöneliktir. İç dünyandaki boşluğu hem inanarak hem de inandığın gibi yaşayarak doldurursun.
Ama... Ama bir de şu var; kimsenin gözüne yaptığın ibadetleri sokmamalısın. Unutulmamalı ki; Her koyun kendi bacağından asılır denir. Hal böyleyken, yaptığın ancak ve ancak sanadır.
En önemlisi ; -ki sizin de kastınız bu diye düşünüyorum. Bu farzların yanında kul hakkına girmemeye, kalp kırmamaya da riayet etmelisin. Edilmeli.
Çünkü bilinir ve denilir ki; bir gönül kırdınsa eğer, bu kıldığın namaz neye yarar?
Ve bir çağrıdır yaradandan; huzuruma kul hakkına girmiş olarak gelmeyin...
Daim olsun yüreğiniz/kaleminiz.
Saygımla...
sera. tarafından 1/14/2011 12:42:03 PM zamanında düzenlenmiştir.