ulu pınarlarım kurutulmadan...derin kuyulara bakarım bir umutla yeşilin süslediği topraklarım kızgın güneşin göz hapsine düşmüş çekilip gider şeker tadındaki sularım ne bed kalmış ne de bereket çatlak çatlak dağlarım, ovalarım kuşlarım, çaresiz kekliklerim dağ yamaçlarında o güzelim ceylanlarım bir yudum suya, yardıma muhtaç nefsi aç katil avcılar cennet ülkesine kurşunlar sıkar tükenir güzelliklerin el değmemiş mekanları... hayat damarlarım can evimden kesilir diclem, fıratım, sakaryam. manavgatımın coşkulu serin akışı işte, nem varsa bereket sunan bana ’artıran yok mu’ karanlık odalarda birileri hayası törpülenmiş içi dışı para olmuşların yağız atlarımın sulakları satılır susuz kalmış topraklarım bir damlaya muhtaçken nefesi tükenmiş mor sümbüllü dağlarım her güzelliğim kurutulur öz yurdumda çaresizim sokaklarımın yalnızlığında senden güç beklerim... bilirim sen de yanarsın ülkene benim gibi kıvranırsın çaresizliklerde vatan için ihanet edenleri gördükce her daim öfkelerin birleşşede benimle tekmelesen boşa verilmiş sahte vaadleri zaman tükenmeden uyanmalıyız güzel yurdum elden gidiyor be sevdalım... sevdamıza salıncak kurduğumuz söğüt dalları sen diye kokladığım gül fidanları yüreğimi serinlettiğim ulu pınarlarım tüketilmeden dön gayri sevgilim al eline şanlı bayrağı Mustafa Kemal’in emanetine göz dikenleri kov ülkenden sevdalım.. Bahar Tülay Kıran 2007 |