DİLENCİ ÇOCUKŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Oğlum ilk okula giderken esmer vatandaşlardan sınıf arkadaşı mahallemize dilenmeye geldiğinde,arkadaşını görünce ağlamaya başlamış.....
Bir gün okul dönüşümde de iki dilenci çocuğunun,belki dilenmek için gönderildikleri halde, ellerinde bisküvü, kızlarımın oynadığı bir oyunu oynamaya daldıklarını gördüm... Ne zaman onlardan birini görsem sanki içimde zehirli bir hançer gibi bu iki tablo canlanır......
Sarıp sarmalanmış eski çullara
Düşmüş fark etmeden bedbaht yollara Minik avucunu açmış kullara Üzgünüm, üzgünüm dilenci çocuk Hani akranların bak ne yapıyor Yolun niye böyle sarpa sapıyor Aklıma geldikçe inan kopuyor Dizginim, dizginim dilenci çocuk Yaptırılan işin her bir harfine Körpe değerlerin yanlış sarfına Bu hayat tarzına adet örfüne Kızgınım, kızgınım dilenci çocuk Dinle vicdanının sesini dinle İftihar mı eder ceddin seninle Dertlenip, kahreden bahtsız derdinle Bezginim, bezginim dilenci çocuk İçten içe kanar bilinmez yaran Kıyamet hengamı kalbinde her an Bestesiz güftesiz söylenip duran Ezginim, ezginim dilenci çocuk Ateşten denizde düşlerin ada Doğarken pranga vurmuşlar ya da Sanma ki bu yamuk çarpık dünyada Düzgünüm, düzgünüm dilenci çocuk Bin bir ahla ofla kaynıyor özün Girdaba takılıp mıhlanmış gözün Daha gonca iken yurt tutmuş hüzün Güz günüm, güz günüm dilenci çocuk Garip Bülbül idim irem bağında Nice bahtsız gördüm vampir ağında Taşlaşmış kalplerin altın çağında Kuzgunum, kuzgunum dilenci çocuk |