D e S T A N
D e S T A N
Severek evlendin, kaçırdın eşin, Genç iken döküldü ağzında dişin. Anlatmadın ustam; ne idi düşün, Yavruların burda, sen neredesin...? Nazar mı ettiler alın yazına, Şu feleğin neden kandın sözüne. Şimdi düştün, kimse bakmaz yüzüne, Yavruların burda, sen neredesin...? Hep yüzün gülerdi, matemin yoktu, Köyde sevilirdin, hayranın çoktu. Sanıyorum seni, bir zalim yaktı, Yavruların burda, sen neredesin...? Ne umutla çekip gittin uzağa, Kandırıp da düşürdüler tuzağa. Bindirdiler yanlış giden kızağa, Yavruların burda, sen neredesin...? Şimdi bakıyorum, gülmüyor yüzün, Nerede baharın, nerede yazın. Yalvarsan döner mi hanımın kızın, Yavruların burda, sen neredesin...? Kanadın kırıldı, belin büküldü, Diyar-ı gurbette ömrün söküldü. Damarında kan kalmadı çekildi, Yavruların burda, sen neredesin...? Gençliğinde ’bar başı’nı çekerdin, Neşelenir yeri, göğü yıkardın, Fırat Nehri gibi çağlar akardın, Yavruların burda, sen neredesin...? Elbisen takımdı, pantolon keten, Bak neye mal oldu bir küçük hatan. Yok muydu ahbabın, elinden tutan, Yavruların burda, sen neredesin...? Dara düştü, uzaklaştı bacılar, Gün be gün artmakta sende acılar. Hiç dinmedi, yürekteki sancılar, Yavruların burda, sen neredesin...? Mevlâ’m düşürmesin sizleri dara, Dileğim bu güze, belki bahara… Kimseye vermesin böyle bir yara, Yavruların burda, sen neredesin...? Karaca’yım destan yazdım ağladım, Düşündükçe ciğerlerim dağladım. Dua ettim sözü böyle bağladım Yavruların darda sen neredesin...? Zikrettin Karaca |