Hazandan hazana düştüğüm yeter
Değmeden tenime şemsin hırkatı
Hazandan hazana düştüğüm yeter Kaldırır mı yürek bunca firkatı? Ardından beyhude koştuğum yeter Dil-teşne gönlümü kora düşürme Asude ömrüme bora düşürme Vuslata hasredip dara düşürme Muntazır meyinden içtiğim yeter Mecnuna çevirip aklım gayy etme Derbeder bırakıp ömrüm zay etme Acıya gark edip, gönlüm hay etme Bir ömür sıratı geçtiğim yeter Yoluna ram kılıp, gittin, ıradın Divane bıraktın, aldın muradın Ne halimi sordun, ne de aradın Sinemde yareler açtığım yeter Bıraktın ardında aşkın kölesin Muradım, aşkıma muhtaç kalasın Hengam-ı baharda hazan bulasın Bir hayal uğruna göçtüğüm yeter - Şemsin hırkatı: Güneşin sıcaklığı - Firkat: Ayrılık - Dil-teşne: Kalbi susamış, gönlü çok isteki, çok özlemiş - Asude: Rahat, dingin, huzurlu, sakin - Vuslata hasretmek: Kavuşmaya odaklanmak, tutulu kalmak - Muntazır meyi: İntizar edenin (ümitle bekleyenin) içtiği - Gayy etmek: aklın istikametini, yolun doğrusunu kaybetmek - Zay etmek: Yitirmek, ziyan etmek - Hay etmek: Eyvah etmek, yazık etmek - Ram: Boyun eğen, kendini başkasının buyruğuna bırakan - Hengam-ı bahar: Bahar mevsimi |