O GECE
Benim gibi üşümüş, sarı yapraklar düşmüş,
Ellerim ceplerimde, bir parktayım bu akşam. Yıllar gibi erimiş, üstü yer , yer delinmiş, Düğmeleri dökülmüş, bir ceket var üstümde. Üstünde karlar kaplı, madeni siyah saplı , İçinde çöpler saklı, bir bidon var ilerde. Karnımda bir gurultu, içimde bir buruntu, Beynimde bir uğultu, yiyecek arıyorum. Gözlerim kararıyor, yatacak yer arıyor, Bekçiler bağırıyor, korkuyor kaçıyorum. Akşamdaki loşluktan, kafamdaki boşluktan, İçimdeki açlıktan, nefret edemiyorum. Yürüyorum zorlukla, bu ıslak caddelerde, İhtiyar bir dilenci, bana avuç açıyor. Onun da benim gibi, dudakları kurumuş, Kirli yağlı saçları, omuz’una dökülmüş. Çaresizim yalnızım, kimsesizim dertliyim, Sanki dünyada değil, bilinmez bir yerdeyim. Usul , usul çökmekte, belki erimekteyim, Ama hala tertemiz, tertemiz bu yüreğim. Gece...o simsiyah, bitmek bilmeyen gece, Yağmur...gözlerimden akarcasına, sinsi, sinsi. Toprak... çimenle karışık, kirli bir çamur , Rüzgar ...fısıltılarla konuşan, yeni bir dost. Ölüm... belki de hiç bilinmeyen, hayatın başlangıcı, Gece…gece…gece… N.Gökhan SONSEL |
Saygılarımla