sıvırcığı döktüm suya
taşı kırdım yem ettim
sıvırcığı döktüm suya heyacanın çehresi koğuş kapısında dışardan selam verdim müjde verdi peykeri dörtnala geçti kısrak ezdi beyaz bulutları şen duayenler tırmandı yağmur bakışlı akrep sallandıkça sallandı hüzzam çıktı burnundan aldı götürdü beni lacivete gömdüler yediğim çörek benim boz bulanık çekirge yuvada karanlıklar elele tutuştu sivrisinek vızladı gıpta ettim ya horoz şekerine yosun gibi hışırtısı ayrık otuna döndü benim yaren peyzajım ıslak güneş mateme büründü nankör çıktı çingene el attım şeytan tüyünü döktü zıpladı çemberimden dolandı boynuma buruk bir tat bıraktı sorma! Elif’i unuttum Melahat Temur |