ADAMAdam , yola düştü. Uzağın ilmiğine düğüm atacaktı. Dönüşsüzce gidebilme cesareti içinde tarihe sırlanıp, kaybolacaktı. Adam karıncayı gördü ilk, ki atası Harran sıcağında, belli olsun diye safı su taşımıştı Nemrud’un İbrahim’i okşayan ateşine. Adam ağustosun ortasından geçti. Kucağında etli butlu bir dansöz önünde masalsı mezeler masalını yaşıyordu ağustos böceği. Şarkısını söylüyordu: O çalışmazsa gece gündüz, Ben çalıp oynamazsam, Nasıl ders verir öykümüz? Adam başını kuyuya uzattı. Önde Yusuf arkada Züleyha ortada, tutkunun şahidi gömlek. Adam, sordu kaburga kemiğine: Aşk, ne zaman Firavunsuz bir gün görecek? |
firavunsuz gün görecek bir aşk...
saygılarım takdirlerimle...
tebrik ediyorum...:)