Üşüyorum Sensiz Düşlerimde
Yorgun bir İstanbul akşamı
Güneş görmeyen karanlık,ıssız odamda Çırılçıplak soyunduğum düşlerimin Sensizliği siniyordu tenime usulca Üşüyordu seni yazan harflerim Üşüyordu seninle özleşen dizelerim Sarmanı isterdim bir kerede olsa Sana susayan bu yorgun yüreği Islanmış bir düşün rüyasındayım Bu yakarışımla bende olmayanı İstiyorum senden .... Hadi ne duruyorsun Bende olmayanı ver bana Muhtacım muhtacım anlasana Üşüyorum,üşüyorum yokluğunla Gözlerim yorgunluklarla doluydu Hangi geceydi bilemiyorum Tek bildiğim susuyor oluşumdu Ama bu suskunluğum kendime değil Sanaydı ,sana susuyordum hep sana Kana kana içmek istiyordum dudaklarımla Yangınlara atılmış bir yürekteyim şimdi Sensizliği öpüyorum gecelerimde Okşa beni ölümsüz düşlerimde Evet bu gece sabaha kadar Yorgun düşlerimle,yağmurlar yağdırdım Narin ve kırılgan yüreğime Beyaz sayfama dökülen dizeler anladıda Bir ben anlıyamadım bu gece Gecelerin bana yandığını Gecelerin bana ağladığını ----Ceylan Gözlüm---- |
İşte onların birinden çıkarken ; düşmemek için duvarlara tutunarak yürümeye çalışan sarhoşa , sorma gafletinde bulunmuştum zamanın bahrinde ...
-- Neden içiyorsunuz ?..
-- Neden olacak , dertten ...
-- Çok perişansınız ama ...
-- Hangi seven perişan değil ki ?..
-- Garipsiniz de ...
-- Anlaşıldı ... Siz derdi soruyorsunuz ... Oturalım şuraya , ayakta duramıyorum ... Seven perişandır çünkü yanmaktadır , acı çekmektedir ... Seven gariptir , çünkü onun en kâmil manâda hiç anlayanı yoktur ... Seven acizdir , zira muhatabı dolaylı da olsa o aşkı icat edendir , onu yaratandır ... Onun karşısında acze düşmeyecek bir kahraman yoktur ... Seven korkaktır ama , kendi için değildir bu korkaklığı ... Sevdiğine çile vermekten , ona yük olmaktan korkmaktır ...... Seven fedakârdır ... En ucuz metaı ise canını vermektir ona ... Seven en cesurdur zira , o sevginin ırmağı Allah'ın aşk deryasından doğar ... Sevenin gözü hep yaşlıdır ... Çünkü o ağlayamadığı zaman bile , onun derdine bulutlar ağlar ... Siz bu yağmurları , sadece suyun buharlaşıp geri dönmesinden sanırsınız ... Çünkü o kadarını bilirsiniz ... Bunları bilip anlamanız için ; sevmeyi bilecek gönülün , ağlamayı bilecek ve dağın ardını görecek gözün sahibi olmak gerektir benim efendim !.. diyerek , kendisini yalnız bırakmamızı istemişti o akşam ...
'' Aşka haram diyen günah ve sevap tüccarları , nereden bilsin ki bu ahvali '' dediğini de nice sonra hatırladım ...
Uzattığımın farkındayım ... Ama gelin görün ki efendim ; gönlüm aklıma galip olup cuşa geldiğinde de , ne hatır , ne kural , ne de kaide ... Hiç birisini tanımıyor , görmüyor ... Onun adına özürler diliyorum sizden ..)))
Nezih şiiriniz aldı götürdü ... En kalbi saygılarımla selamlıyorum kaleminizi yine ...