Neden gönül kapını aralamadın, sessizce ağladın!Belki de ben seni hakkıyla anlayamadım Ruhunun bizarlığında hiç soluklanmadım, yıllardır kayıpları yaşadım Sen, feda olmayı anbean yaşayarak kalbi dirliğime sessizce gül-i nihal bıraktın Ben ise hoyrattım, nefes nefese emellerim için yaşadım, ne söylediğini hiç anlamadım Oysa ki hakikatimdin, tecdi edilen ferdin Ne vakit yalnız kalsam, imdadıma yetişen ahenktin, şevktin, fevktin Neden içimde ki gelgitleri nizam edemedim, niçin nefsanilik içindeydim bilemedim Şevkattin, hamiyettin, haysiyettin, sadakat için timsaldin, ben ise bir girdap içindeydim Ne zaman yüzüne baksam, sürur vardı Arlaşan halinden tebarüz eden edep bir başkaydı, vuslata tabi olan manaydı Yıllarca susmuştun, sabrı hicranla yudumlamıştın, ne biliyorsan yaşayan bir endamdın Neden yıllardır hak ve hukuku ihmal eden bir can olarak yaşadım sessizliğinle farkındaydım Azim sendeydi, kanaat zaten kalbinleydi Sabır yumağı muvazene için nefesinin ilmiğinde fevkalade bir mihekti Hakkıyla ne umutların yeşerdi, ne de beklentilerin sefil halimden neşet ederek filizlendi Sen, gülün mahzunluğunda anlamlaşan bir hicrandın ve hüzün o sessiz çığlığında namdı Gözyaşlarını gizlerdir, şahit olmamı hiç istemezdin Her nedense adavetim ve hiddetin içinde rezilleşmeme ziyadesiyle kapı aralardın Suallerim karşısında o vakitler susardın ve içini çekerek başka yerlerden umut arardın Neden bu cehdini, fedalaşan feyzini, sürur içinde nöbetleşen o hicranlı halini hiç anlamadım Mustafa CİLASUN |