SENİ SORDUM SON ON YILASENİ SORDUM SON ON YILA seni sordum son on yıla kalbi kırık kırk mevsim bıraktım ardımda yokluğunda başladım seni senden habersiz yazmaya alışamadım ben bu yokluğuna sarıya çalan, küsen kahverengiler uçmasını beceremeyen güvercinler iki ileri bir geri sevmeler ’illede sen’li hayallemeler zamanın yok ki çok beklemeler iyi geceler, lyi geceler, iyi geceler 22 de başladım 32 de bıraktım her birinde bir yıl daha uzattım kilo aldım; uzamadım surat astım; ama susmadım saçın rengi siyah mıdır sarı mıdır kızıl mıdır benim hayalim kırmızıdır noktadır, utanmadır yasak mıdır günah mıdır seni sordum son on yıla varsa hüzünlü bir şarkıya senden arta kalan insanlara laf-ı güzaf merhaba günaydınlara ben bir deli divaneyim yerim yurdum yoktur benim geceden kalma gündeyim iki kadeh ile demdeyim benim derdim bana yeter istemez daha fazla şeker acıyı bal eyler, şerbet eder içer, içer, sineye çeker ölür, gider beni sana anlatırlar milattan önce milattan sonra aman ha sakın ‘Haktan’ şaşma cumadan cumaya haydi namaza vaktim yok bir başka zamana selam olsun musalla taşına seni sordum son on yıla tam bağımsız ay yıldıza ‘adı deniz olmalı’ yoldaşlara apolitik bakma allahaşkına mas mavi bir engin denizim hem asi hem de Çerkezim aklımda hala sensizliğim deliyim kızım ben deliyim ne dün, ne gün, ne yarın ama hepsinde ben varım hayallerim içinde düşlüyorum benim çizgi romanlarım ne kırmızı ne de gül benim çizgi aşklarım hayal meyal seviyorum benim çizgi kadınlarım seni sordum son on yıla şu dünyadan uzay çağına papatya falından dört yapraklı yoncaya anladım ben en sonunda ah bici bici leblebici taze kavrulmuş içi bırak bu işleri seni gidi, seni gidi tazele meyhaneci Kızılırmak dolusu sevgilerimle Mehmet Engin Doğan 12 Kasım 2010 |