Yerin Altındakiler
Onlar yerin altından çıkıp geldiler
Ellerinde kürek, yüreklerinde emek Yorgun dünyalarının birer emekçisiydiler. En yaşlısı Rıza Çavuştu. Bir oğlu, iki kızı olup, Esprileri çok hoştu. Oğlunu geçen sene evermişti. En gençleriyse Çakıl Mehmet’ti Çalışmak onun gayretiydi. Bir sigara yaktı Rıza Çavuş. Bir de demli çay yudumladı keyiflice. Dakikalar birbirini kovaladı. Çalışmaya! dedi. Hüseyin Kahya. Ulan ne çabuk geçti zaman dedi Çakıl Mehmet Rıza Çavuş isteksizce öne atıldı. Mehmet’te söylenerek sıraya katıldı. Tekrar yerin altına indiler. Çalışmalarında sıraları aldılar. Emekleri ürettikçe çoğaldılar. Birden ne olduğu belirsiz Dinamit sesi geldi keyifsiz. Ateş sardı etrafı belirsiz Yerin altından sessiz, sessiz... Belli ki mayın parçalamıştı yürekleri Göçük altında kalmışlardı Koşarak yakınları toplanmıştı Çaresizdi bakışlar Feryatlar yükseldi. Umutlar çoğalmıştı sorgusuzca Olay Mahalline İlk yetişen Çavuşun oğlu oldu. Ardından da karnı burnunda gelini, Çakıl Mehmet daha görememişti yarini Gürültünün ardından, gözyaşları almıştı yerini Zonguldak’ın delisi Kel Mehmet’ti, Kelliğine bakmayın o kadar da merhametliydi. Başını kaşıdı söylenerek, Ne zaman madenler patlamayacak dedi. Belli ki emniyetsizlik onun en büyük derdiydi... |