Elveda...
Yeni bir gün doğar, sonbaharın sonu artık…
Kasım, en ebedi yağmurlarını boşaltır… Sanki sonu yokmuş gibi izlerim bu yağmurları… Cama vuran her damlada bozulan bir sessizlik… Buruk bir mutluluk ve zamansız sensizlik… Kaçıp kurtulmak istiyorum sensizlikten bu defa… Sonbahar da bitiyor, yalnız bırakıyor beni, Beyaza veriyor yerini yavaş yavaş… Sonu gelmez bu cefa, bu bitmek bilmez savaş, Yüreğimde sızıyla, kış’a diyorum; “Merhaba…” “Elveda” umutlarım, sonbaharım; “Elveda…” İçimi ürküten bu sessizlik, Yüreğime damlayan “kanla karışık yağmur…” Bitsin bu kızılca kıyamet, gelsin kar, gelsin huzur, Başıma karlar düşsün istiyorum… Burada, tam burada, sele kapılmak… Ebedi bir uykuya dalmayı istiyorum, Paramparça olmak ve sol göğsümden vurulmak... Bir sensiz sonbahar daha geçiyor… Kırık bir kalp var göğsümde, Yorganın üzerinde, nefretle sıktığım parmaklarım, Yüzümde çizgilerim, saçlarımda aklarım… Çaresizlik, yalnızlık, sensizlik ülkesinde, Bu korktuğum depremlere, kış’a derim; “Merhaba…” “Elveda” umutlarım, sonbaharım “Elveda…” Dayanamam daha buna, dört sene oldu; sensiz… Ne bir güneş arkamda, ne bir rüzgâr meltemsiz… Çare yok, duramam burada, kızıl asuman; “elveda…” “Elveda” hayallerim, gidiyorum, “Elveda…” Alihan Erdoğan… 03.41 18.12.2010 |