HACMİN KADAR MISIN?
Esmeye gör hayat rüzgarı, ne başak bırakır ne de ambarı.
Daha yokuşları edemeden yarı, Dışarı vurdu içerinin harı. Ekersin tarlaya darı, ne yararı var ne zararı, Ruhsuz insanlar diyarı; burada herkes soytarı. Evet, hoş geçerdi dünya günü, Avare ve hür. Bir merhem verirlerdi elimize, Nerene sürersen sür. Faydasız işler, boş işler, Akraba akrabayı dişler. Liyakat geçerli değil; Baştakinin sesi gür. Çekilmezdi Dünya hiç, ruhumu doldurmasan sen. Her şey hileli ve piç, Ya içimdeki sen? Araf ya da yokluktayım, ya sen? Sen üzülme alıştım, her gün ölürüm ben. Biliyorum ki biliyorsun. Bir işaret bekliyorum. Duygularımı görüyorsun. Söylemeye gerek görmüyorum. Aslında her bakışımda söylüyorum. Bir tek seni istiyorum. Aşktan farklı, aşktan üstün, Anlatamıyorum. Adi Dünyayı umursamayacak kadar hür müsün? Ben her şeyden korkarak büyüdüm. Sen, tozu dumana kat da namın yürüsün. Yoksa ben gibi; hacmin kadar yerde çürürsün. Sevmeyi, gözlerle istemeyi, paylaşmayı öğrendim. Uyumu, kanaati, şükrü ve anlayışı öğrendim. Kınamamayı, sohbeti, sırrı, dostluğu öğrendim. Bilmediklerimi sen öğret, dinlemeyi öğrendim. Her şeyi bayağı öğrendim de, şiir’i öğrenemedim. Bu ucube Dünyada en zorlu sınavım oldun. Karanlıklar içinde ağlarken kalben Güneş oldun bana sen. İçime doldun. Sana akan hep ben oldum.Boşunaydı güle serenat, Bana hep sağır oldun, kör oldun. Pamuk ipliği ile bağlandığım dünyamda, rüyamda sana dokundum. Çok farklıydın, korkmuyordun. " Kaçan fırsatlara yazıklar olsun" diyordun. Amacımda değil hayalimdesin. Sen bir iş değil sanatsın. Sadece rüyada mı cesursun? Gerçek misin, sahte misin? Konuşabilecek misin? Şeytan mısın, melek misin? Çözemeden ben seni; beni öldürecek misin? Tozu dumana katmak yerine, tozu dumanı mı yutacaksın? Yoksa sen de hacmin kadar mısın? |