kadındı işte / erkektim işte
bilmezdim o neydi,
neciydi, kimdi, kimindi, hiç bilmezdim sabahları işe giderken bir otobüs durağında beklerken görürdüm onu gözleri öyle yıldız ve yüzü bir o kadar Ay.. beyaz renkli bir servis aracına binerdi o da tıpkı ben misali işe giderdi geceyle özdeşti sanki, dalgalı-siyah saçları rüzgâr esse yüzüme çarpar gibi olurdu ne vakit geçsem yanından en mahçup hallerimle - iki elim de cebimde - burnuma hoş parfüm kokuları gelirdi * MİNİ GİYERDİ EN ÇOK BELLİ ETMEDEN ONUN BACAKLARINA BAKARDIM kadındı işte, erkektim işte çalışırken gün boyunca aklımda idi -iş-te onu ben, gerçeğinden de ziyade, düşte GÖRMEK İÇİN GECEYİ İPLE ÇEKERDİM paydosa yakın beşte oysa bu sabah.. bu sabah../ lânetler olsun; ve ah! ne hikmetse yoktu durakta..eyvah! kimseye soramadım hiçkimsenin yüzünde yüzünü göremedim trafik lambaları yemYEŞİL yandı sonra kaldırım boyunca baktım duran arabalara ne hazindir ki yok, beyaz renkli servis aracı da aralarında var mısın KIRMIZIda // kendini, ilk otobüsün altına atmaya..? // 34 FTH (fatiha) 206 O ve ben..trafik polislerince iki gözaltı ’ ehliyet-ruhsat lütfen ’ -oysa suç onda değil- bu düşsel-düşünsel aşk SARIda kaldı ki hazırım ölümlere.. suvari // a.g. su gibi (akıp giden..) |