Formalite...
Derinleşe dursun ebabil kuşunun attığı taş
Atmosfer ne demek bilmeyişiyle hüzne yatkın kasımlarımızda fıtık...günah üstelik miğferimin en kalın tülbentidir sema mai kuyusunda. benimle kalınlaşan her duvarın ve uzayan atardamarın yaşarmışlığım gibi yaptığımdan alıngan bir kollestrolü ve çivi yarıklarının sebebi telafisinin umruyla hüznü arasına koyduğum asılgan vebal ve sürüngen kan...zaman çekimizi karşılayamayınca hüznün matematiksel bir yalnızlığı say ikimizi niteliksel karşılığımızın olmayaşından. işte ilmihalim boyundan büyük işlere girmiş kıssasım eğip başımı bir yolculuktan gelmiş bir bacanın içinden yuvarlanıp bir kapıdan girmişim gibi. sık dişini anla ki ikimize geliyorum elimde salıncak ve konserve imge sen seversin diye ayıkladığımdan princi maddeden sen balkon olunca ben giderim çalışırım bahçe getiririm sonra. hangisini seversen deniz de olur ayna da tiyatro da biz seninle orada oluruz hangisini istersen bir gökkuşağı ya da bir çarşafın altından geçer gideriz yağmurlaşırız bir çocuğun duasına düşeriz avuçlarından hiç ağlatmayız annesizleri küseriz diğerlerine ama özür de dileriz. geç kaldıklarımızdan.,. çünkü zamanlama hatalarımızdan ufak tefek yarınlarla aramıza girecek teredütü şeytan sever. oysa biz tanrı severiz her şey yolunda gittiğinden. sana bakan adam bana bakan kadın en seçkin dekoltemizden evine koşarlar depresif. çünkü gömleğimiz arkadan yırtık bizim elele gidenleriz bu dünyadan huzursuzluğumuzla üç puanlık sistemde en fazla bir mağaranın ana rahminde iki uyuya kalmış derler üstümüzü örtenler... Bilmezler evimize dönenleriz uçkuru sadık yüzümüz yerde bir puan cebimizde Allah’a ısmarlanmış... |
Siire hakkini yeterince verenler cikinca bende bu haklari okuyup siirin tadinda ayrilmaya karar verdim sayfadan.
Her zaman ki gibi anlatimi iradesiyle sonuclandiran bir kalemin siirini okudum sairden.
Tebrik ediyor saygilarimi sunuyorum.