DOST
Dost,
toprağında gezinirken Anadolu’mun, başını öne eğme. Boşver, cepleri boş olsun pantolonunun. Selam verdiğin her kahve önünde, şapkaları altında kalın bıyıklı , toprak benizli, gök yüzlü, dervişler karşılar seni. Otur taburenin birine, dem ol sohbetlerine. Ara ara başını kaldırp göğe bakmayı unutma. yoksa bilemezsin asırlık çınarın, masal kaçkını gölgesinde, oturduğunu. Ortak olamazsın anlatılana. Ait olamazsın yaşanana Dost, kadınlar göreceksin Hitit meclislerinden kalma. Manilerini,türkülerini, tandır ekmeğini, ekmeyi biçmeyi, Athenadan daha güzel , halı, kilim örmeyi gösterebilirler sana. O kadınlar ki gözlerinin içinde kocaman ülkeler, yastıkta baş olacak sevgiliye varana dek sabırla bekler. Dost, bütün ağaçları tanı. Oluklarından abı hayat fışkıran pınarlardan iç kana kana. Dağların güneşe bel vermiş sırtlarında, meçhul kahramanların, tırnaklarıyla kazdığı . son kurşununa kadar yazılmış destanların, mevzilerini göreceksin. Sana İskender’i , Darius’u, Alparslan’ı, Mavi Gözlü Dev’in çarıklı memetlerinin, sılasına varmamış mektuplarını, ölümü geçerek, ölmeye meydan okuduklarını, sana süngülerin, taarruz zamanı, tan vaktinde, güneşten evvel parladıklarını fısıldar, yanıbaşındaki lalezar. Sana bütün acılarını anlatır Anadolu. Sakın erinme dost. Yaradanını yeni bulmuş İbrahim coşkusuyla dinle onu. |
Anadolu
"Ben Anadoluyum...
Yıllar yılı susuz kaldım, yıllar yılı aç...
Şükrederek, kalktığım sofralarımda
Ya soğan ekmek olur, yahut bulamaç.
Hastalarım ölüm yataklarında
Ne doktor yüzü gördüm, ne ilaç.
Zaman zaman nankör çıktı büyütüp okuttuğum,
Gölge vermedi çok kere diktiğim ağaç...
Devlet denince hep vergi geldi aklıma
Jandarma deyince kırbaç... "
Artık Anadoluyu tanıyan kalmadı, o da küstü bize...Bu vefasızlık felaketimiz olacak... Hatırlatan duygulu yüreklere tebrikler...