BEDDUA (Empati Şiirleri - 9)Yavrum, biricik yavrum,sensiz 29 gün oldu, kızım benim, dünyalar güzeli kızım, yokluğun içime ateş olarak doldu. Gittiğin yer dönülmez bir yer mi? Karnın aç mı? sırtın pek mi? Yavrum ! Yoksa şimdi çıkıp gelecek misin kapıdan? Kulağım ayak seslerinde, Pencere önünde sabah ediyorum, Bedenen buradayım ama, ruhen, galiba ardından geliyorum, nefeslerim can değil kızım, keskin bir bıçak gibi saplanıyor ciğerime, bekle yavrum, bekle beni, yakında ben de geleceğim, ve yanında ebedi kalacağım. Takdir-i Hüda teslim alır nasıl olsa emânetini, ha bugün ha yarın sonlandırır bu hayat nimetini. Yalnız, içimde biriken kızgınlığım ve beddualarım var, onları saymadan gitmeyeceğim. Ey vicdânsız zâlim, duy beni, budur son kâlim, o benim biriciğim, küçüçücüğümdü, o benim can parçam tek çocuğumdu, o benim dayanağım yaşam kaynağım, o benim evladım ve sıcağımdı. boğazımda bir yumruk yutkunuşum düğüm düğüm, günlerdir bir lokma yemedim, O’nsuz bu dünyada hiçbirşeyi sevemedim. evladımın kokusu, ve de ölüm korkusu, kalp evime oturdu, beni yerlere yatırdı, onun acısı varya beni dilim dilim doğrayan paslı bir satırdı. Allah seni kahretsin, Allah cezanı versin, Allah belanı versin, Sokaklarda sürüm sürüm ol, Acılar içinde dürüm dürüm ol, Kan göllerinde boğul, Kainat kadar yarıl, Cehennemde sarıl, Bataklıkta çırpınasın, Asitlerde yıkanasın, Bir lokma da tıkanasın, Ayaklar altında paspas olasın, Her türlü pisliğe kumpas olasın, Inşallah her geçen gün, by pass olasın, bin yılanla beraber sokulasın, volkanlarda yakılasın, yerin dibine çakılasın, kan damlasın gözlerinden, ahh dökülsün sözlerinden, ateşlerin közlerinden lokmaları yutasın, kırbaçlarla dövülesin, her kapıdan kovulasın, dikenlerle ovulasın, bıçaklarla oyulasın... kurşunlara gelesin, zindanlarda kalasın, depremlerle sarsılasın, zehir girsin kanına, akrepler dolsun yanına, her saniye sokulasın, öldüğünde dirilesin, ateşlerde yakılasın tam ortadan kırılasın, tekrar tekrar ölesin, irin kuyusunda kalasın, kendini uçurumlara salasın, seni ejderhalar yalasın, okyanuslar kadar kanın olsun, her damlasında bin kere ölesin, damarların çatlasın, kalbin bomba gibi patlasın, yangınlarda kül olasın, Tornado’da savrulasın, kızgın yağda kavrulasın, kör testere kessin seni, başını balyozlar ezsin, karnını bıçaklar deşsin, yüzüne itler bile bakmasın, sen yaşarken bile leşsin, değerin sıfır bile değil, sen bundan sonra beleşsin. diri diri derilerin yüzülsün, karnın öyle büyüsün ki, içine kuyular kazılsın, alnının ortasına şerefsiz yazılsın, pislik yazılsın, mikrop yazılsın... kalbini solucanlar yesin, senin affin olmaz orası kesin, bedduası sana olsun herkesin. ama dur, bir de güzel duam var sana, isterim ki bir milyon yıl ömrün olsun ama her saniyesinde bunların hepsini birden aynı anda yaşayasın... sana olan bedduam bitmedi, bitmeyecek, bir ömür sana sövsem vallahi de yetmeyecek, Rabbim seni Cennet’ine İnşaallah katmayacak, O, taştan cansız bedenin kabirde, bir an rahat yatmayacak. Ey ahâli, ey insanlar, Ey analar, Ey babalar, Çok görmeyin dilimden dökülen şu duamı, Rabbim kabul eylesin, Bu içten bedduamı, Allah seni kahretsin, Allah seni kahretsin. Allah seni kahretsin... 30.Kasım.2010 / Frankfurt Metin ESER EMPATİ ŞİİRLERİ - 9 Evlât, cana candır, gönüllerde cânandır, hayat damarlarındaki kandır. "Evlâdı olsun olmasın herkesin bu empatiyi kendisine yapması gerekir" diye düşünüyorum. Ve Allah korusun, onların acılarını yaşamadan empatisini yapalım ve onlara hakettikleri sevgiyi, saygıyı ve ilgiyi her zaman verelim. Onları hayatımızın merkezine koyalım ve onların etrafında pervane olalım. Ve sadece kendi evladımızı da değil, sokakta, çarşıda, pazarda gördüğümüz bu çocuklar toplumumuzun çocuklarıdır ve onlara şefkat ve güzellik abidesi numuneler olalım. Unutmayalım ki, gözümüzün önünde olan bir yanlış olay belki kaç tane yüreğe ateş düşürebilir. Duyarsız kalmayalım, uyanık olalım ve çevremize duyarlı ve dikkatli olalım, "banane ki, annesi-babası düşünsün" düşüncelerinden de sıyrılalım. Bu vesile ile hem çocukların hem de kadınların istismarına göz yummayalım. Sessiz kalmak, göz yummak ve vurdumduymaz olmak dilsiz, kör ve sağır olmayı gerektirir ki, eğer bu fiziksel kayıplarınız yoksa, lütfen ama lütfen, Allah aşkı için evlatlarımıza biraz daha ilgili, özverili, sevgi ve şefkat dolu olalım, onlara zaman ayıralım ve onları kendimizden önce koruyalım. Kendi güvenliğimiz için ne kadar titizlik gösteriyorsak, çocuklarımız için en az o kadar titiz olalım. Onların bizlere ihtiyacı var. Nemelazımcılık ve dikkatsizlik, boşvermek, umursamamak faturası çok büyük acılara gebedir her zaman. Allah, cümlemizi evlatlarımızın acısı, üzüntüsü, kederi, sıkıntısı, derdi ve hastalıklarıyla imtihan eylemesin. Amin... |
Biline ki; mutlu olan, başkalarını da mutlu eder. İnsanlar ve durumlar, ancak, sen izin verdiğin takdirde seni incitebilir. Olgun insan, ne incitir, ne incinir. Aman dikkatli ol, kendini huzursuz ve uyumsuz bulduğun zaman, bir tıkanıklık var demektir. Onu keşfet, ara, bul. Bu halin bir alârmdır. O anda Allah’tan uzaklaştın demektir. Fazıl Hüsnü Dağlarca “Çocuğum dua et geceleri; insan uzaklaşabilir Allah’tan” der. Hiç şüphen olmasın, ya bir edep dışı hareket, düşünce ya işlenen bir günah ya bir kimseyi kırmak, incitmek, onun hakkını yemek, ya da bencil, kaba bir davranış bizi Yaradan’ımızdan uzaklaştırmıştır. Derhal, en kısa zamanda onu ortadan kaldır, kaldır ki, ilâhi trafik açılsın.
Yine gül yüzünde ilâhi tebessüm dolaşsın. Eğer o engeli kaldıracak gücün yoksa, bir kâmil insandan, bir Allah dostundan yardım iste. Onunla istişare et. Başkalarının mutluluğunu engellemesine izin verme. Dehr bir bazardır, herkes metaın arzeder, diyor Fuzûlî. Bir güzelliği görmek, bilmek ve değerlendirmek de bir kültür meselesidir. Hayatta, birisini sevmek ve onun tarafından sevilmek kadar büyük bir şey yoktur. Peşin hükümlü olmak kadar, insanı tekâmül yolundan alıkoyan ne vardır? Onlar hayatı hem kendilerine, hem çevrelerine zehir ederler. Hele günümüzde, yaşamın, önyargılara hiç mi hiç tahammülü yok. Seni sınırlayan her ne ise, bilinçaltını ondan temizle. Temizle ki, duygusal tıkanıklıklar açılsın. İkilikten geç. Tevhidi seç. Her şeyi birlediğin zaman göreceksin ki, bütün müşküller çözülecek, bütün sorular cevaplanacak. Karanlıklar ışık içinde kalacak. Kendinle, diğer insanlarla, Allah’la barış ve biliş içinde yaşadığın zaman, bu dünyan da, öbür dünyan da renk, ışık ve güzellikle dolacak. Cenneti yaşayacaksın. Hiç şüphen olmasın, bütün doyumsuzlukların nedeni tevhidden uzak yaşamaktır. İnsan ruh ve bedeni ile, zâhiri ve bâtını ile, madde ve mânâsı ile bir bütündür. O bütünü parçalamak, birini tutup diğerine cephe almak bizi hüsrana götürür. Bugüne kadar da öyle oldu. Bundan sonra da öyle olacak. Tevhidi yani insanın gerçeğini bozduğumuz, parçaladığımız zaman huzurdan, mutluluktan, güzellikten de uzaklaşmış oluyoruz. İnsanın kendine yapacağı en büyük kötülük, aklı ile gönlü arasına fesat sokmaktır. Akıl ve gönül, birbirine zıt değil, bilâkis birbirini tamamlayan iki kuvvettir. İki ilâhi cevherdir. Birini kabul edip diğerine cephe aldığımız zaman, tevhidî düşünceden uzaklaşıyoruz demektir.
''Bir beddua yedi kapı dolanır, eğer açık bir kapı bulamazsa çıktığı kapıya geri dönermiş''
Helede evlatlar adına bir ebeveyn bu derecede feveran ettiriliyorsa durup düşünmek gerek...
kalemine yüreğine ve sesine sağlık sayın Eeser hocam...
hüzün şairi tarafından 12/14/2010 12:26:03 PM zamanında düzenlenmiştir.