Sevilmek umuduyla sevmek insanidir. Fakat sevmek için sevmek, meleklere mahsustur. ALPHONSE DE LAMARTİN
Paylaş
KİTAP
MÜZİK
ATÖLYE
)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-(((-31-)))(-)(-)(
ASIKLUZUMSUZ
5,0 / 15 kişi ·2 beğenme · 24 yorum · 2377 okunma
)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-(((-31-)))(-)(-)(
…………………………………………………………………………………………………………………………………………………………….
N’oldu Bu Gönlüm N’oldu Bu Gönlüm N’oldu bu gönlüm n’oldu bu gönlüm Derd-u gam ile doldu bu gönlüm Yandı bu gönlüm yandı bu gönlüm Yanmada derman buldu bu gönlüm Yan ey gönül yan yan ey gönül yan Yanmadan oldu derdine derman Pervane gibi pervane gibi Şem’ine aşkın yandı bu gönlüm Gerçi ki kandı gerçeğe yandı Rengine aşkın cümle boyandı Kendide buldu kendide buldu Matlabını hoş buldu gönlüm Sevad-ı a’zam sevad-ı a’zam Belki oluptur Arş-ı muazzam Matlab-ı canan matlab-ı canan Olsa acep mi şimdi bu gönlüm Seyr-i billahtır seyr-i billahtır Li maallahtır fena fillahtır Ayinesinde ayinesinde Gird-i sivayı buldu bu gönlüm El fakru fahrı el fakru fahri Demedi mi ol alemler fahri Fahrini zikrin fahrini zikrin Mahv-u fenada buldu bu gönlüm Bayramı imdi Bayramı imdi Bayram edersin yar ile şimdi Hamd-ü senalar hamd-ü senalar Yar ile bayram kıldı bu gönlüm Hacı Bayram Veli ………………… HACI BAYRAM VELİ ………………… Hacı Bayram Veli, (Ankara, 1352 - Ankara, 1429) Türk mutasavvıf ve şair. Doğum ismi, Numan bin Ahmed, lakabı "Hacı Bayram"dır. 1352 (H. 753) tarihinde Ankara’nın Çubuk Çayı üzerinde Zülfadl (Sol-fasol) köyünde doğdu. Hacı Bayram-ı Veli, 14. ve 15. yüzyıllarda Anadolu’da yetişti. Eserlerini Türkçe olarak yazarak Türkçe kulanımını Anadolu’da önemli şekilde etkiledi. Sultan Murad Han verdiği ünlü bir fermanda, Hacı Bayram-ı Veli’nin talebelerinin, yalnız ilim ile meşgul olmaları için, onların vergi ve askerlikten muaf tutulduğu bildirmiştir. Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u feth edeceğini II. Mehmed’in babası II. Murad’a bildirdiği rivayet olunur. Bir gün medreseye birisi gelerek; "İsmim Şüca-i Karamani’dir. Hocam Hamideddin-i Veli’nin selamı var. Sizi Kayseri’ye davet ediyor. Bu vazife ile huzurunuza geldim." dedi. O da, Hamidüddin ismini duyunca; "Baş üstüne, bu davete icabet lazımdır. Hemen gidelim." diyerek müderrisliği bıraktı. Birlikte Kayseri’ye yöneldiler ve Somuncu Baba diye bilinen Hamideddin-i Veli ile Kurban Bayramında buluştular. O zaman Hamideddin-i Veli; "İki bayramı birden kutluyoruz!" buyurdu ve ona Bayram lakabını verdi. Talebeliğe kabul etti. Din ve fen ilimlerinde yüksek derecelere kavuşturdu. Hacı Bayram-ı Veli, hocasının vefatından sonra Ankara’ya gelerek doğduğu köye yerleşti. Yeniden talebe yetiştirmekle meşgul oldu. Sohbetleriyle hasta kalplere şifa dağıttı. Talebelerini daha çok sanata ve ziraate sevk ederdi. Kendisi de geçimini ziraatle sağlardı. Açtığı ilim ve irfan ocağına, devrinin meşhur alimleri, hak aşıkları akın etti. Damadı Eşrefoğlu Rumi, Şeyh Akbıyık, Bıçakçı Ömer Sekini, Göynüklü Uzun Selahaddin, Edirne ve Bursa ziyaretlerinde talebeliğe kabul ettiği Yazıcızade Ahmed (Bican) ve Mehmed (Bican) kardeşler ile Fatih Sultan Mehmed Hanın hocası Akşemseddin bunların en meşhurlarıdır. Fatih’in babası Sultan İkinci Murad Han, Hacı Bayram-ı Veli’yi Edirne’ye davet edip, ilim ve manevi derecesini anlayınca, fevkalade hürmet göstermiş, Eski Cami’de vazettirmiş, tekrar Ankara’ya uğurlamıştır. Sultan İkinci Murad Han kendisinden nasihat isteyince; İmam-ı Azam’ın, talebesi Ebu Yusuf’a yaptığı uzun nasihatı yaptı: "Tebean içinde herkesin yerini tanıyıp bil; ileri gelenlere ikramda bulun. İlim sahiplerine hürmet et. Yaşlılara saygı, gençlere sevgi göster. Halka yaklaş, fasıklardan uzaklaş, iyilerle düşüp kalk. Kimseyi küçümseyip hafife alma. İnsanlığında kusur etme. Sırrını kimseye açma. İyice yakınlık peyda etmedikçe kimsenin arkadaşlığına güvenme. Cimri ve alçak kimselerle ahbablık kurma. Kötü olduğunu bildiğin hiçbir şeye ülfet etme. Bir şeye hemen muhalefet etme. Sana bir şey sorulursa ona herkesin bildiği şekilde cevap ver. Seni ziyarete gelenlere faydalanmaları için ilimden bir şey öğret ve herkes öğrettiğin şeyi belleyip tatbik etsin. Onlara umumi şeyleri öğret, ince meseleleri açma. Herkese itimad ver, ahbablık kur. Zira dostluk, ilme devamı sağlar. Bazan da onlara yemek ikram et. İhtiyaçlarını temin et. Onların değer ve itibarlarını iyi tanı ve kusurlarını görme. Halka yumuşak muamele et. Müsamaha göster. Hiçbir şeye karşı bıkkınlık gösterme, onlardan biri imişsin gibi davran." Hacı Bayram-ı Veli, ömrünün sonuna kadar İslamiyeti yaymak için çalıştı. 1429 (H. 833) tarihinde Ankara’da vefat etti. Türbesi kendi ismiyle anılan Hacı Bayram Camii’ne bitişik olup, ziyaret mahallidir. Vefatından sonra Bayramiyye yolunu talebelerinden Akşemsettin ve Bıçakçı Ömer Efendi devam ettirdiler. Hacı Bayram-ı Veli, Yunus Emre tarzında şiirler söylemiştir. Şiirlerinde "Bayrami" mahlasını kullanmıştır. )(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-(((-31-)))(-)(-)( Yandı bu yürek de yandı bu yürek Sevda ataşına katlanmak gerek Yan ey yüreğim yan hele ki sen yan Yanmakta maharet yeter ki dayan Sevdanın harında yandı bu yürek Yanarak sevdaya kandı bu yürek Semazen olup da döndü bu yürek Tavaf la huzurda döndü bu yürek Yanarken zikreyle dille Râbbini Hûşuyla karşıla gülle Râbbini Şükürdür,tövbedir müminde erek Nebi’nin aşkıyla yandı bu yürek Sabr ile varılır Hâkk’kı huzura Halis kul olanlar gark olur nur’a İrem bağı olsun deyip son durak Elif/le mim ile yandı bu yürek Bülbül o güle bağlayan neydi Yüreği sevdaya dağlayan neydi O atâş yaksa da şâd olur yürek Esma’ül Hünna’yla yandı bu yürek Ne vahiyler aldı Nebi Hıra’dan Beni bana bırakmasın Yaradan Hâkk’ka çıkan yollar sanmayın ırak Aşkın nâr’ı ile yandı bu yürek Medet sende çare sende Yarabbi Ementü’ye iman ettim Yarabbi Andı bu yürek de andı bu yürek Doksan dokuz ismi andı bu yürek Sadık Dağdeviren Aşık Lüzumsuz |
Şiiri Değerlendirin
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-(((-31-)))(-)(-)( şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-(((-31-)))(-)(-)( şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Cevap Yaz
DERİN ANLAMLI MANLI ESERİNİ
EN İÇTEN OKUDUM HAK İLE
PUANIM TAMDIR USTADIM
EN İÇTEN OKUDUM HAK İLE
PUANIM TAMDIR USTADIM
kocakurtsoylum
4 Aralık 2010 Cumartesi 23:12:49
Andı bu yürek de andı bu yürek
Doksandokuz ismi andı bu yürek
Nefis şiirnizi kutladım selam le dost şair.
Doksandokuz ismi andı bu yürek
Nefis şiirnizi kutladım selam le dost şair.
yüreğinize ve emeğinize sağlık
kutlarım emeğinizi
güzel bir çalışma
saygılar
kutlarım emeğinizi
güzel bir çalışma
saygılar
Jale Keskin (Karadurmuş)
4 Aralık 2010 Cumartesi 20:13:05
Teşekkür ederim kendi adıma dolu dolu bir şiir. Tebriklerimle usta.
Andı bu yürek de andı bu yürek
Doksandokuz ismi andı bu yürek
Andı bu yürek de andı bu yürek
Doksandokuz ismi andı bu yürek
Hacı Bayram Veli.....Bu gün de bu zengin Halil İbrahim sofrasından nasibimize düşen isim...Andık..Andıran yürek sağ olsun..
Tebriklerim Çok Sadık Bey...
Kaleminiz var olsun...
sude karhan tarafından 12/4/2010 7:18:17 PM zamanında düzenlenmiştir.
sude karhan tarafından 12/4/2010 7:19:39 PM zamanında düzenlenmiştir.
Tebriklerim Çok Sadık Bey...
Kaleminiz var olsun...
sude karhan tarafından 12/4/2010 7:18:17 PM zamanında düzenlenmiştir.
sude karhan tarafından 12/4/2010 7:19:39 PM zamanında düzenlenmiştir.
Hacı Bayram Veli...
Geçmişim gerçek medarı-iftarlarından..
bu güzel eğitici sayfa ve seri ile edebiyat adına güzel bilgiler sunduğunuz için teşekkürler Sadık arkadaşım.
selam olsun yüreğine.
Geçmişim gerçek medarı-iftarlarından..
bu güzel eğitici sayfa ve seri ile edebiyat adına güzel bilgiler sunduğunuz için teşekkürler Sadık arkadaşım.
selam olsun yüreğine.
H.İbrahim SAKARYA
4 Aralık 2010 Cumartesi 15:36:27
HACI BAYRAM VELİ
Hacı Bayram Veli bir ulu kişi
Peygamber varisi Hak sevgilisi,
Solfasol Köyünde dünyaya geldi
Ankara şehrinde şanı yüceldi,
Kerameti çoktu müritleri var
Allah sevgisiyle yüreği yanar,
Çekemeyenler ki, bazı kıskançlar
Padişaha bu yüceyi gammazlar,
Derler ki, “Bu veli dalalettedir,
Belki sultanlığa hıyanettedir”
Fatih’in babası Sultan Murat’tır
İşkillenir acep nasıl ihbardır,
Ankara’ya gizli memur gönderir
Görevliye sıkı emirler verir,
Der ki, “Hacı Bayram getirilecek
İtiraz olursa zincirlenecek,”
Memur Edirne’den yola çıkıyor
Bir gün Ankara’ya yakınlaşıyor,
Hacı Bayram ata binip karşılar
Zira ermişlerin kerameti var,
Der ki, “Yolcu nerelere gidersin?
Zannımca sen uzaklardan gelirsin,
Yolcu der ki, Ankara’ya giderim
Hacı Bayram varmış takip ederim,
Halk içine fesat sokmuş orada
Götüreceğim onu Sultan Murat’a
“Ey yolcu! Adım Hacı Bayram, benim
Bağla kelepçeni işte ellerim,”
Diyerek elçiye şöyle bir baktı
Yolcunun kalbine sanki nur aktı,
Dedi: “Ben size kötü davranamam
Bu nazik ellere zincir vuramam”
Yan yana atlarla yola çıktılar
Birkaç günde Edirne’ye vardılar,
Saraya vararak huzura girdi
Padişah Murat’ın rengi değişti,
İçinden dedi ki, “Bu sima nedir?
Bu nurlu yüz yürekleri eritir,
Fazlına doyamam ne yüce kişi
Belki de zamanın kutbu, ermişi”
Konuğa ikramda kusur etmedi
Eğildi önünde hürmet gösterdi,
Kıskançlar yeniden hareketlendi
Bir gece bir vezir davet eyledi,
Zehirli bir şerbet hazırladılar
Sofrada kaseyi zata sundular,
Zehirli kaseyi eline aldı
Sofradakilere şöyle bir baktı:
“İçelim şerbeti, sohbet şen olsun
Bize kastedene zehir dokunsun”
Diyerek şerbeti içti bitirdi
Olanlar velinin kerametiydi,
Ev sahibi vezir yere yıkıldı,
Kıvranır kıvranır sancı çakıldı,
Sürüne sürüne Veliye vardı
Özür dileyerek şöyle yalvardı:
“Canına kastettim anladım seni
Dua et Allah’a kurtarsın beni
Allah’ın dostusun mutlak velisin
Kurtar beni sen keramet ehlisin”
Hacı Bayram birden aşka gelerek
El açtı Rabbine niyaz ederek,
Velinin dileği kabul olundu
İnayet Allah’tan vezir kurtuldu,
Padişah ikramla uğur eyledi
Hacı Bayram yine evine geldi,
Peşinden sultanın fermanı çıktı
Müritler kısmından vergiler kalktı,
İnsan oğlu menfaate düşkündür
Menfaat insanı pek çok küçültür,
Herkes kendisini mürit yazdırdı
Vergi verenlerin sayı az kaldı,
Durumu sultana haber verdiler
Ankara’da herkes mürit dediler,
Padişah veliye haber gönderdi
Derviş sayısını bildirin dedi,
Hacı Bayram sokaklarda bağırttı
Müritleri ziyafete çağırttı,
Meydan büyük, binler mürit toplandı
Ankara’da sanki kimse kalmadı,
Bayram Veli çadırından çıkarak
Elde kılıç topluluğa bakarak,
Şöyle dedi: “Sizler benim müridim
Hak yolunda can yoldaşım, ümidim
Vuslatı dileyen çadıra girsin
Kılıcımla Hakka kurban edilsin”
Bir kadın bir erkek çadıra girdi
Ya Allah! Diyerek bir ses yükseldi,
Çadırda saklanan koyun kesildi,
Çadırdan dışarı akan kan seldi,
Kalabalık akan kanı gördüler
Sandılar girenler kurban oldular,
Koca meydan o dakika boşaldı
Sahte mürit, sahte derviş kalmadı,
Hacı Bayram çıktı baktı meydana
Ağlayarak şöyle yazdı sultana:
“Sultanım müritlerim ikidir benim
Yoktur başka Hak yolunda ölenim,”
*Menfaati için dini satanlar
İnsan değil insan gibi şeytanlar,
İmanda riyadan eser olamaz
Münafık olanlar hakkı bulamaz,
Sevgiliye bir can veremeyenler
Acaba ne yüzle cananız derler?
Ya Rabbi tamahı kaldır kullardan
Ayırma onları kutlu yollardan,
Doldur ki aşkınla mümin kalpleri
Cennet ve cemalini kıl nasipleri_________________hisbey
Hacı Bayram Veli bir ulu kişi
Peygamber varisi Hak sevgilisi,
Solfasol Köyünde dünyaya geldi
Ankara şehrinde şanı yüceldi,
Kerameti çoktu müritleri var
Allah sevgisiyle yüreği yanar,
Çekemeyenler ki, bazı kıskançlar
Padişaha bu yüceyi gammazlar,
Derler ki, “Bu veli dalalettedir,
Belki sultanlığa hıyanettedir”
Fatih’in babası Sultan Murat’tır
İşkillenir acep nasıl ihbardır,
Ankara’ya gizli memur gönderir
Görevliye sıkı emirler verir,
Der ki, “Hacı Bayram getirilecek
İtiraz olursa zincirlenecek,”
Memur Edirne’den yola çıkıyor
Bir gün Ankara’ya yakınlaşıyor,
Hacı Bayram ata binip karşılar
Zira ermişlerin kerameti var,
Der ki, “Yolcu nerelere gidersin?
Zannımca sen uzaklardan gelirsin,
Yolcu der ki, Ankara’ya giderim
Hacı Bayram varmış takip ederim,
Halk içine fesat sokmuş orada
Götüreceğim onu Sultan Murat’a
“Ey yolcu! Adım Hacı Bayram, benim
Bağla kelepçeni işte ellerim,”
Diyerek elçiye şöyle bir baktı
Yolcunun kalbine sanki nur aktı,
Dedi: “Ben size kötü davranamam
Bu nazik ellere zincir vuramam”
Yan yana atlarla yola çıktılar
Birkaç günde Edirne’ye vardılar,
Saraya vararak huzura girdi
Padişah Murat’ın rengi değişti,
İçinden dedi ki, “Bu sima nedir?
Bu nurlu yüz yürekleri eritir,
Fazlına doyamam ne yüce kişi
Belki de zamanın kutbu, ermişi”
Konuğa ikramda kusur etmedi
Eğildi önünde hürmet gösterdi,
Kıskançlar yeniden hareketlendi
Bir gece bir vezir davet eyledi,
Zehirli bir şerbet hazırladılar
Sofrada kaseyi zata sundular,
Zehirli kaseyi eline aldı
Sofradakilere şöyle bir baktı:
“İçelim şerbeti, sohbet şen olsun
Bize kastedene zehir dokunsun”
Diyerek şerbeti içti bitirdi
Olanlar velinin kerametiydi,
Ev sahibi vezir yere yıkıldı,
Kıvranır kıvranır sancı çakıldı,
Sürüne sürüne Veliye vardı
Özür dileyerek şöyle yalvardı:
“Canına kastettim anladım seni
Dua et Allah’a kurtarsın beni
Allah’ın dostusun mutlak velisin
Kurtar beni sen keramet ehlisin”
Hacı Bayram birden aşka gelerek
El açtı Rabbine niyaz ederek,
Velinin dileği kabul olundu
İnayet Allah’tan vezir kurtuldu,
Padişah ikramla uğur eyledi
Hacı Bayram yine evine geldi,
Peşinden sultanın fermanı çıktı
Müritler kısmından vergiler kalktı,
İnsan oğlu menfaate düşkündür
Menfaat insanı pek çok küçültür,
Herkes kendisini mürit yazdırdı
Vergi verenlerin sayı az kaldı,
Durumu sultana haber verdiler
Ankara’da herkes mürit dediler,
Padişah veliye haber gönderdi
Derviş sayısını bildirin dedi,
Hacı Bayram sokaklarda bağırttı
Müritleri ziyafete çağırttı,
Meydan büyük, binler mürit toplandı
Ankara’da sanki kimse kalmadı,
Bayram Veli çadırından çıkarak
Elde kılıç topluluğa bakarak,
Şöyle dedi: “Sizler benim müridim
Hak yolunda can yoldaşım, ümidim
Vuslatı dileyen çadıra girsin
Kılıcımla Hakka kurban edilsin”
Bir kadın bir erkek çadıra girdi
Ya Allah! Diyerek bir ses yükseldi,
Çadırda saklanan koyun kesildi,
Çadırdan dışarı akan kan seldi,
Kalabalık akan kanı gördüler
Sandılar girenler kurban oldular,
Koca meydan o dakika boşaldı
Sahte mürit, sahte derviş kalmadı,
Hacı Bayram çıktı baktı meydana
Ağlayarak şöyle yazdı sultana:
“Sultanım müritlerim ikidir benim
Yoktur başka Hak yolunda ölenim,”
*Menfaati için dini satanlar
İnsan değil insan gibi şeytanlar,
İmanda riyadan eser olamaz
Münafık olanlar hakkı bulamaz,
Sevgiliye bir can veremeyenler
Acaba ne yüzle cananız derler?
Ya Rabbi tamahı kaldır kullardan
Ayırma onları kutlu yollardan,
Doldur ki aşkınla mümin kalpleri
Cennet ve cemalini kıl nasipleri_________________hisbey
hacı bayram-ı veli'yi andık serinin bu bölümünde..
duygu,emek,ustalık ürünü bir şiir yine..
ve mükemmel ötesi..
yürekten kutlarım dostum..
sevgimle..
duygu,emek,ustalık ürünü bir şiir yine..
ve mükemmel ötesi..
yürekten kutlarım dostum..
sevgimle..
KÜÇÜK OZAN
4 Aralık 2010 Cumartesi 13:08:42
ÜSTADIM; İNANIN SİTEYİ AÇARKEN ABA DİYORUM BU BİZİM LUZUMSUZ BUGÜN KİMİ BİZE AKTARACAK. BU MERAKLA AÇIYORUM SİTEYİ. ŞİİRİ OKUMAYA BAŞLAYINCA ÇOK TADIK GELDİ. BİR DE BAKTIM Kİ HACI BAYRAM VELİ.. HANİ HERKES BİR HACI BAYRAM VELİ OLABİLSE, OLABİLSEK.. NEFİS DİZELERE NEFİS DİZELER. İLHAMINIZ VE BİLGİ DAĞARCIĞINIZ HİÇ EKSİK OLMASIN "BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI" BAŞLIĞI ALTINDAKİ ESERLERİNİZ. SAYGI VE SELAMLARIMLA...
KÜÇÜK OZAN tarafından 12/4/2010 1:09:39 PM zamanında düzenlenmiştir.
KÜÇÜK OZAN tarafından 12/4/2010 1:09:39 PM zamanında düzenlenmiştir.
sevgili gönül dostum hep var olunuz
sevgiler selamlar yine muhteşem emek...............
sevgiler selamlar yine muhteşem emek...............
BU GÜZEL AÇIKLAMALARINI KUTLARIM,,HELEKİ BİRDE,BÖYLESİ FEYİZ KAYNAKLARIMIZI ANMAN VE DİLE GETİRMEN
BU ACİZ KOMANİ KARDEŞINİ SEVİNDIRMİŞTİR MEKANLARI CENNET OLSUN ZATENDE CENNETDE İNŞALLAH
SELAM MUHABET VE SAYGILAR GARDAŞIMA,,,,
BU ACİZ KOMANİ KARDEŞINİ SEVİNDIRMİŞTİR MEKANLARI CENNET OLSUN ZATENDE CENNETDE İNŞALLAH
SELAM MUHABET VE SAYGILAR GARDAŞIMA,,,,
AYSE 09
4 Aralık 2010 Cumartesi 08:27:08
sizin anlattığınız ve mustafa ceylam beyin anlattıkları gözlerimi yaşarttı
ALLAH cc razı olsun sizden gönül gözü açık hak aşığını tanıttınız bize yine
rabbim nasip etti o mübarek insanı ziyarete bize saygılarım kat be kattır size
büyük usta yine güzel anlatımla mutlu kıldınız bizi sağolun
saygı dualar size
ALLAH cc razı olsun sizden gönül gözü açık hak aşığını tanıttınız bize yine
rabbim nasip etti o mübarek insanı ziyarete bize saygılarım kat be kattır size
büyük usta yine güzel anlatımla mutlu kıldınız bizi sağolun
saygı dualar size
MustafaCeylan
4 Aralık 2010 Cumartesi 01:44:07
Hacı Bayram-ı Veli, bizi biz yapan Yunus Emre, Pir Sultan, Hacı Bektaş vb ululardan müteşekkil altın zincirin en önemli halkalarından birisi. Hamurumuzu yoğuran, gönüllere taht kurmuş, milli, yerli ve kendi fikrî sistematiğini ekonomik ve sosyal anlayışıyla bütünleştirerek ortaya koyup uygulayan bir ulu zat. Bir gönül ereni.
17 yıl peşinde koştum Hacı Bayram'ın.
Koşum bayramdı, içim dışım, ufkum, ötelerdeki dünyam, bendeki ben bayram oldu ve içimdeki okyanus onu okudukça, onu analiz edip, muhteşem pınarından tas tas içtikçe ışık oldu, ses oldu... Ben kayboldu ve BİZ geldi gayri. Hakikatin mührünü vurdum eşyaya, duyguya, hayâllerime bile. Değirmen taşının arasından geçirdi, iğne deliğinden de tabi. Sonra bağladı aşk mengenesine sıktı, çevirdi, duman etti, yaktı, kavurdu da gül gülistan oldum çıktım sonunda.
Onun talebeleriyle arkadaş oldum. Bıçakçı Ömer Dede ile Bursa' da Ulucami önündeki meydanda Akşemsettin'i saray giysileri ve bir müfreze askerle gelip, PİR'in kavuğunu, tespihini, urbasını isterken, odun ateşinin öte yanında karşılayanlardan birisi de bendim. Hikmetin ve başarının urbada, postta, tespihte olmadığını; insanda olduğunu; eşyanın yanıp kaybolduğunu, insanın hamken yanarak piştiğini öğrendim.
Ankara'da AUGUSTOS TAPINAĞI' nın dibindeki dergâhının tuvalet temizlikçisi kimdi biliyor musun? Ünlü tasavvuf şairimiz Eşrefoğlu Rumî... Eşrefoğlu'nu damadı yapıp KENDİ KIZINI verirken ben vardım be Hocam orada. Gördüm, yaşadım; dünyalar ve deryalar dolusu bir profesör, bir âlim, tuvalet temizlikçiliği yapan bir şahısa öz kızını veriyordu...
Of ki offf Hocam ya...
Sonra,
Hacı Bayram'ın hocası SOMUNCU BABA' nın ekmek fırınına düştüm bir gece. Sırrın aynasında yansıyan sonsuzuk raksında damlada umman gördüm, manâya bağlandım, maddeyi, silip süpürdüm...
Ustam, can kardeşim, AŞIK LÜZUMSUZ, sevgili dostum Sadık DAĞDEVİREN,
Bir çeşit NAZİRE olan bu çalışmanız beni nereden nereye alıp götürdü? Görüyorsunuz değil mi?
Hacı Bayram-ı Veli,
Türkçe sevdalısı, Türk'e ve Türk diline bağlı bir gönül sultanıydı. Devlet-i ebed müddet felsefesini gönüllerde tutuşturan bir âlimdi. Onunla ben, daha çocuk yaşlarındayken Fatih'i elinden tutup FETİH'e hazırladık. Çocuklarımızın EĞİTİMi meselesine parmak bastık. Ülkenin ve ulusun geleceğinin çocuklar ve gençler olduğunu işaret ettik o günlerden.
Sonra;
Devlete vergi vermemek için Hacı Bayram zincirine göstermelik bağlananların tespitini yapan kendisiydi... Ankara' da kurduğu çadırda kesilen koyunların kanıyla sahte bağlıların, devletten vergi kaçıranların nasıl kaçtıklarını görenlerden birisi de bendim. "Vergi, bir devletin en önemli temel kaynağıydı. Maliyesiz devlet ayakta duramaz diyordu o büyük Veli. Duydum, öğrendim, belledim.
Ve
O'na bağlanmak üzere gelen Osmanlı sarayının en ulu kişisi, âlimi AKŞEMSETTİN' in, kendisine bağlı kişilerle EKİN BİÇİP ÇALIŞAN bir alimin, bir liderin görüntüsünü gönül çerçevesine resmedip asarkan tanık olanlardan birisi gene bendim. "Toprak bizim, bu toprağa damlamalı alın teriniz, çalışınız, alın teriyle kazanılan kazanç helaldir, işleyin, ekin, üretin" diyen o önderdi, o sultandı be Aşık Lüzumsuz kardeşim! Sana hangi olayı anlatayım, hangi güzelliği ifade edeyim bilemiyorum !
17 yıl koştum Hacı Bayram'ın peşinde. Bir ömür daha koşmak istiyorum... 700 sahifeyi tutan bir araştırma-inceleme eseri ortaya çıktı ama, sadece, onun 100 ana başlıktan müteşekkil EĞİTİM METODU' nun tek bir tanesini bile tam olarak anlatamadım diyebilirim.
Kurban Bayramı sabahı, NUMAN olan adını BAYRAM diye değiştiren Hocasına itirazsız teslim olup bağlanan bir ünlü âlimi gördüm. Ve günümüzde USTA-ÇIRAK, öğretmen-öğrenci MESELELERİNİN hangi noktalara geldiğini, nasıl BÜYÜK-KÜÇÜK, SAYGI VE SEVGİ nin yok olduğunu üzülerek gördüm be dostum !
En çok da;
Hakk'a yürüyüşünden kaç asır sonra, GAZİ MUSTAFA KEMAL'in O İSTİKLAL SAVAŞI' mızın en önemli gün ve özellikle gecelerinde, örnek : BÜYÜK TAARRUZ ÖNCESİ, o ulu zatın, o büyük Veli' nin HACI BAYRAM'ın medfun olduğu türbesinin DEMİR PARMAKLIKLARINA TUTUNARAK DUA ETMESİ YOK MU? İşte bu manzara beni derinden etkilemiştir.
İyi bakınız dostum;
Osmanlıda "İstanbul'u şu çocuk ve bizim köse Aşemseddin fethedecek" diyen Hacı Bayram, acaba Büyük ATATÜRK' e hangi ilham ve duaları vesile kılmıştır ki...
O Hacı Bayram, Ankara' nın BAŞKENT OLACAĞINI da müjdeleyen bir sevda iklimidir dostum.
Ne söylesem, ne yazsam azdır O' nun için.
Şahsen benim TASAVVUF ŞİİRLERİ' min temeli ve özü HACI BAYRAM ANLAYIŞI ve DÜŞÜNCESİ'dir. Dilerim son nefesime kadar da hep öyle kalsın...
Can Üstad;
Sizi bu çalışmanızdan ötürü tebrik ediyorum. Her ne kadar SEMAZEN, mevlevilikte varsa da, ben, şiirinizin iklimine kapılıp gittiğimden asla teknik kısmına bakamıyorum. Gözüm görmüyor yani. İklim şiirin konusu ve gücünde gizli...
Teşekkürler,
Selamlar saygılar...
MustafaCeylan tarafından 12/4/2010 2:46:06 AM zamanında düzenlenmiştir.
17 yıl peşinde koştum Hacı Bayram'ın.
Koşum bayramdı, içim dışım, ufkum, ötelerdeki dünyam, bendeki ben bayram oldu ve içimdeki okyanus onu okudukça, onu analiz edip, muhteşem pınarından tas tas içtikçe ışık oldu, ses oldu... Ben kayboldu ve BİZ geldi gayri. Hakikatin mührünü vurdum eşyaya, duyguya, hayâllerime bile. Değirmen taşının arasından geçirdi, iğne deliğinden de tabi. Sonra bağladı aşk mengenesine sıktı, çevirdi, duman etti, yaktı, kavurdu da gül gülistan oldum çıktım sonunda.
Onun talebeleriyle arkadaş oldum. Bıçakçı Ömer Dede ile Bursa' da Ulucami önündeki meydanda Akşemsettin'i saray giysileri ve bir müfreze askerle gelip, PİR'in kavuğunu, tespihini, urbasını isterken, odun ateşinin öte yanında karşılayanlardan birisi de bendim. Hikmetin ve başarının urbada, postta, tespihte olmadığını; insanda olduğunu; eşyanın yanıp kaybolduğunu, insanın hamken yanarak piştiğini öğrendim.
Ankara'da AUGUSTOS TAPINAĞI' nın dibindeki dergâhının tuvalet temizlikçisi kimdi biliyor musun? Ünlü tasavvuf şairimiz Eşrefoğlu Rumî... Eşrefoğlu'nu damadı yapıp KENDİ KIZINI verirken ben vardım be Hocam orada. Gördüm, yaşadım; dünyalar ve deryalar dolusu bir profesör, bir âlim, tuvalet temizlikçiliği yapan bir şahısa öz kızını veriyordu...
Of ki offf Hocam ya...
Sonra,
Hacı Bayram'ın hocası SOMUNCU BABA' nın ekmek fırınına düştüm bir gece. Sırrın aynasında yansıyan sonsuzuk raksında damlada umman gördüm, manâya bağlandım, maddeyi, silip süpürdüm...
Ustam, can kardeşim, AŞIK LÜZUMSUZ, sevgili dostum Sadık DAĞDEVİREN,
Bir çeşit NAZİRE olan bu çalışmanız beni nereden nereye alıp götürdü? Görüyorsunuz değil mi?
Hacı Bayram-ı Veli,
Türkçe sevdalısı, Türk'e ve Türk diline bağlı bir gönül sultanıydı. Devlet-i ebed müddet felsefesini gönüllerde tutuşturan bir âlimdi. Onunla ben, daha çocuk yaşlarındayken Fatih'i elinden tutup FETİH'e hazırladık. Çocuklarımızın EĞİTİMi meselesine parmak bastık. Ülkenin ve ulusun geleceğinin çocuklar ve gençler olduğunu işaret ettik o günlerden.
Sonra;
Devlete vergi vermemek için Hacı Bayram zincirine göstermelik bağlananların tespitini yapan kendisiydi... Ankara' da kurduğu çadırda kesilen koyunların kanıyla sahte bağlıların, devletten vergi kaçıranların nasıl kaçtıklarını görenlerden birisi de bendim. "Vergi, bir devletin en önemli temel kaynağıydı. Maliyesiz devlet ayakta duramaz diyordu o büyük Veli. Duydum, öğrendim, belledim.
Ve
O'na bağlanmak üzere gelen Osmanlı sarayının en ulu kişisi, âlimi AKŞEMSETTİN' in, kendisine bağlı kişilerle EKİN BİÇİP ÇALIŞAN bir alimin, bir liderin görüntüsünü gönül çerçevesine resmedip asarkan tanık olanlardan birisi gene bendim. "Toprak bizim, bu toprağa damlamalı alın teriniz, çalışınız, alın teriyle kazanılan kazanç helaldir, işleyin, ekin, üretin" diyen o önderdi, o sultandı be Aşık Lüzumsuz kardeşim! Sana hangi olayı anlatayım, hangi güzelliği ifade edeyim bilemiyorum !
17 yıl koştum Hacı Bayram'ın peşinde. Bir ömür daha koşmak istiyorum... 700 sahifeyi tutan bir araştırma-inceleme eseri ortaya çıktı ama, sadece, onun 100 ana başlıktan müteşekkil EĞİTİM METODU' nun tek bir tanesini bile tam olarak anlatamadım diyebilirim.
Kurban Bayramı sabahı, NUMAN olan adını BAYRAM diye değiştiren Hocasına itirazsız teslim olup bağlanan bir ünlü âlimi gördüm. Ve günümüzde USTA-ÇIRAK, öğretmen-öğrenci MESELELERİNİN hangi noktalara geldiğini, nasıl BÜYÜK-KÜÇÜK, SAYGI VE SEVGİ nin yok olduğunu üzülerek gördüm be dostum !
En çok da;
Hakk'a yürüyüşünden kaç asır sonra, GAZİ MUSTAFA KEMAL'in O İSTİKLAL SAVAŞI' mızın en önemli gün ve özellikle gecelerinde, örnek : BÜYÜK TAARRUZ ÖNCESİ, o ulu zatın, o büyük Veli' nin HACI BAYRAM'ın medfun olduğu türbesinin DEMİR PARMAKLIKLARINA TUTUNARAK DUA ETMESİ YOK MU? İşte bu manzara beni derinden etkilemiştir.
İyi bakınız dostum;
Osmanlıda "İstanbul'u şu çocuk ve bizim köse Aşemseddin fethedecek" diyen Hacı Bayram, acaba Büyük ATATÜRK' e hangi ilham ve duaları vesile kılmıştır ki...
O Hacı Bayram, Ankara' nın BAŞKENT OLACAĞINI da müjdeleyen bir sevda iklimidir dostum.
Ne söylesem, ne yazsam azdır O' nun için.
Şahsen benim TASAVVUF ŞİİRLERİ' min temeli ve özü HACI BAYRAM ANLAYIŞI ve DÜŞÜNCESİ'dir. Dilerim son nefesime kadar da hep öyle kalsın...
Can Üstad;
Sizi bu çalışmanızdan ötürü tebrik ediyorum. Her ne kadar SEMAZEN, mevlevilikte varsa da, ben, şiirinizin iklimine kapılıp gittiğimden asla teknik kısmına bakamıyorum. Gözüm görmüyor yani. İklim şiirin konusu ve gücünde gizli...
Teşekkürler,
Selamlar saygılar...
MustafaCeylan tarafından 12/4/2010 2:46:06 AM zamanında düzenlenmiştir.
Murat Çakır (şeker29)
4 Aralık 2010 Cumartesi 01:15:33
her gün ayrı bir bilgi ayrı bir güzellik...kalemin daim olsun ustam.............
her gün yeni bir şiir...
her gün başka ozan ve aşık hakkında bilgi..
harika bir sayfa teşekkürler..
saygılar..
her gün başka ozan ve aşık hakkında bilgi..
harika bir sayfa teşekkürler..
saygılar..
Hâkk’ka çıkan yollar sanmayın ırak
Aşkın nâr’ı ile yandı bu yürek
Medet sende çare sende Yarabbi
Ementü’ye iman ettim Yarabbi
Andı bu yürek de andı bu yürek
Doksandokuz ismi andı bu yürek
Sadık Dağdeviren
Aşık Lüzumsuz
GÖNÜL DOSTUM YÜREKTEN SAYGIYLA KUTLARIM.KALEMİN VE YÜREĞİN DAİM OLSUN CAN
Aşkın nâr’ı ile yandı bu yürek
Medet sende çare sende Yarabbi
Ementü’ye iman ettim Yarabbi
Andı bu yürek de andı bu yürek
Doksandokuz ismi andı bu yürek
Sadık Dağdeviren
Aşık Lüzumsuz
GÖNÜL DOSTUM YÜREKTEN SAYGIYLA KUTLARIM.KALEMİN VE YÜREĞİN DAİM OLSUN CAN
saygılarımla...
emeğinize sağlık.
emeğinize sağlık.
hocamın sayfası bilgi doluydu
yine heybemi doldurdum
saygı ve selamlarımla
yine heybemi doldurdum
saygı ve selamlarımla
Şiir Künye
Kayıt Tarihi
: 4.12.2010 00:09:32
Puan
: 75.0 / 15 kişi
Okunma Sayısı
: 2377
Yorum
: 24 yorum
Beğeni
: 2 kişi
Şiiri Beğenenler
Popüler Şiirleri
MENÜLER
YENİ ŞİİRLER
EDEBİYAT DEFTERİ
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.
uhrevi bir sessizlikte de dinledim neyden...
nefsin kendiği yendiği yerde
gökyüzü ışıklara boğulmuştu...
eyvallah dostum..allah razı olsun