ELLERE VERDİN
Bir gün bulut bulut bindin dağıma
Ovamı düzümü sellere verdin. Azap olup indin umut bağıma Ürünü toplayıp ellere verdin. Nasıl sonuçladın sorgularımı? Nereye hapsettin tutkularımı? “Seviyorum” dedim, duygularımı Yüksek gerilimli tellere verdin. Bütün haklarımı o haksızlara Koşma fırsatını ayaksızlara Elmas küpeleri kulaksızlara Şimşir tarakları kellere verdin. Neler düşlemiştim, senle beraber Nerde hayallerim, aşktan ne haber? Arada bıraktın, hazdan bihaber Tüm ümitlerimi yellere verdin. Gelinlik giydirdin, düğünler ile Sofralar kurdurdun, öğünler ile Gözyaşı döktürdün; say, günler ile Akıllı yok muydu, del’lere verdin? “Ölüm çare olsun, bitsin! " demiştim "Zehir oldu hayat, gitsin! " demiştim "Atın denizlere, yitsin! " demiştim Cesedimi çamlı bellere verdin! Onur BİLGE Değeeli Arkadaşlar, Bu şiir 2000 yılında yazılmış, yazıldığı gibi kalmış, 2006 da falan Antoloji’de asılmış olan on yıllık bir şiirdir. Eleştirilerimle istemeyerek canlarını sıktığım arkadaşlara özellikle Değerli Emekli Edebiyat Öğretmeni Arkadaşım Ömer ÖNER’e eleştirme fırsatı vermek gayesiyle öne çıkarılmış; bilerek, gönül rızasıyla, hakkını alması dileğiyle sunulmuş ve durum, tarafına sözlü ve yazılı olarak bildirilmiştir. Diğer eleştiri yazdığım arkadaşlarımla beraber, ya bizzat ya da vekil tayin edilerek kesilip yüzülmesi, parçalanması için sunak niyetiyle sunulmuştur. Yukarıdaki açıklamadan sonra gelelim kurbana… Şiire, Süleyman Efendi’nin nasırına kadar her şeyin girdiği dönemden daha ileri bir zamanın insanlarıyız. Öyle şeyler girdi ve girmekte ki sıralamaya gücüm yetmez! Ben de bu zamana kadar kullanılmayan nesnelerden bahsederek onlara iştirak ettim. Değerli eleştirmen arkadaşımı yürekten kutluyor, tetkikine hayran kaldığımı bildirmek ve teşekkür etmek istiyorum. Gerçekten işinin erbabı! Çok iyi bir eleştirmen! Nerede ne varsa, bulup çıkardığı gibi bana da ŞİMŞİR demem gerekirken, SIRMA yazdığımı fark edemediğim BÜYÜK HATAMI gösterdiği için ayrıca binlerce teşekkür ediyorum. Her zaman diyorum ya… Kimse kendi gözünü göremez. Her yeri, her şeyi görür, GÖZÜNÜ GÖREMEZ. Neden, biliyor musunuz? Çok yakın ve çok uzak, görüş mesafesi dışındadır. Görebilmek için belli bir uzaklıktan bakmak gerekir. Bu şiirde olduğundan haberdar olduğum ve asla aksini iddia etmeyeceğim aksaklıkların tümünü bulup çıkaran arkadaşım, benim hiç fark edemediğim, yanlış kullandığım SIRMA sözcüğünü de bana gösterdi. Kim bilir kaç kere okudum, fark etmedim. Göremedim. Sonuç olarak: Eleştiri, çok önemli bir nimettir. Kızmayalım, bozulmayalım, emek sarf edenlerin de değerini bilelim. Şiir işlevini yaptı. Şimdi üslubumu açıklama sırası geldi: Benim en acıklı şiirlerimde dahi esprili taraflar vardır. Hemen hemen her şiirimin içinde ince bir hiciv vardır. Çoğu zaman içinde bulunduğum durumu alaya alır, hayatla dalga geçer, kendimi hicvederim. Bu şiirimde de bariz bir şekilde ince bir alay, kendisiyle, olup bitenlerle, yani kaderin akışıyla dalga geçercesine ifadeler vardır. Bunlar, daha çok dördüncü dizelerde yer almaktadır. Eleştirmenimizin akıl erdiremediği, bir tür türlü anlam veremediği, altını çizdiği dizelerin maksadı HİCİVdir. Onun için bu şiir, onun da belirttiği gibi ağlamaklı bir sesle değil, bıyık altından gülerek okunur. Kara mizah mı desek… İşte, öyle bir şey! Değerli Eleştirmen Arkadaşım, Tekrar tekrar teşekkür ediyor, sizi tanıdığım için sevinçli olduğumu bildirmek istiyorum. Nice nice şiirlere… Mutluluklara… Onur BİLGE |
Neler düşlemiştim, senle beraber
Nerde hayallerim, aşktan ne haber?
Arada bıraktın, hazdan bihaber
Tüm ümitlerimi yellere verdin.
TEBRİK EDİYORUM. ŞİİR BİRAZDA DUYGU AKTARIMI OLARAK GÖRÜLMELİ.HOCALARA SAYGIMIZ SONSUZ.DAİMİ BAŞARI DİLEKLERİMLE SELAM SAYGILAR..