MEDİNEMSen ne güzel diyar ne güzel yersin Resulümde sende, sende Medine’m Ömer, Ebubekir yoldaşı dersin Güzelliğin dilden dilde Medine’m Kırk vakit seninle secdeye durduk Ayrılmak zorundaydık sanma doyduk Sende ki cennetin kokusun bulduk Güzelliğin dilden dilde Medine’m Güzel olmasaydın olmazdı hicret Habibim de sende, sende Muhammed Sana doyulmazki, doyulmaz elbet Güzelliğin dilden dilde Medine’m Yeşil türbe başka güzellik katar Cennet ül bakide ne canlar yatar Hasretimden kokun burnumda tüter Şehirler içinde güzel Medine’m Nasip olsa bir kez daha görseydim Cennet bahçesinde namaz kılsaydım Dönmeyipte resulümle kalsaydım Peygamberim sende güzel Medine’ m 2006 Halife BOZBAYIR |
Sakın terk-i edebden kûy-ı Mahbûb-i Hudâ’dır bu Nazargâh-i ilâhidir,
Makam-ı Mustafâ’dır bu, Sakın edebi terk etme.
Felekde mâh-i nev, Bâbüsselâm’ın sîne-çâkıdır
Bunun kandili Cevzâ, matla’-i ziyâdır
Habib-i Kibriyâ’nın hâbgâhıdır fazilette
Tefevvuk-kerde-i Arş-ı Cenâb-ı Kibriyâ’dır bu.
Bu hâkin pertevinden oldu deycûr-i adem zâil
Amâdan açdı mevcûdât düş ceşmin tûtiyâdır bu.
Muraât-ı edep şartıyla gir Nâbî bu dergâha
Metâf-ı Kudsiyandır cilvegâh-ı enbiyâdır bu Ey Nâbî
(Burası Allah’ın sevgilisinin beldesidir.
Cenâb-ı Hakk’ın nazar buyurduğu, Hz. Muhammed Mustafâ (s.a.v)’nın makamı, Ravza-i Nebî’dir
Bu Gökteki yeni ay, Bâbüsselâm kapısının yüreği yanık aşığıdır.
Ayın kandili Cevzâ yıldızı bile ışığının nurunu ondan almaktadır.
Burası, Allah (c.c)’ın sevgilisinin ebedî istirahatgâhının, türbesinin bulunduğu yerdir ve fazilet bakımından Cenâb-ı Hakk’ın arşının bile üstündedir.
Bu toprağın ziyâsından, yokluğun karanlıkları ortadan kalktı. Bütün yaratılmışların görmeyen gözleri açıldı, çünkü bu toprak, gözlere şifa veren sürmedir.
Bu dergaha edep ölçülerini gözeterek gir; çünkü burası meleklerin tavaf ettiği ve Peygamberlerin tecelli ettiği bir yerdir.)
Nâbî bu şiiri yolda yazar. Kafile şafak vakti Medine-i Münevvere’ye girmektedir. Ravza-i Mutahhara’ınn minarelerinden sabah ezanı okunmaktadır. Müezzin, ezanın ardından Türkçe bir kaside okumaya başlar.Nâbî, dikkat eder, okunan kendi şiiridir. Hemen minarenin kapısına koşar.Müezzine; Allah aşkına, okuduğun bu kasideyi nerden öğrendin, der. Müezzin şöyle cevap verir:
“Bu gece rüyamda Efendimiz (s.a.v)’i gördüm, bana dedi ki: Ümmetimden Nâbî adında bir şair, benim hakkımda şu kasideyi yazdı, hoşuma gittiği için bunu okumanı arzu ediyorum. Ben de rüyamda Efendimizden öğrendiğim beyitleri aynen okudum”.
Nâbî, sevincinden oracığa bayılıp düşer. O, bu iltifata, Rasulüllah Efendimiz’e duyduğu edep ve muhabbetten dolayı nâil olmuştur.
Hz.Mevlânâ’ya göre edep, insanın bedenindeki ruhtur, enbiyâ ve evliyânın göz ve gönül nurudur, şeytanın katilidir, insanla hayvanı birbirinden ayıran en önemli vasıftır.
“Edep bir tâc imiş nûr-i Hüdâdan
Giy ol tâcı, emin ol her belâdan
Allah ve Rasulüne yükselen merdivenin basamakları, ancak edeple çıkılır”
KUTLUYORUM ŞAİRİ VE ŞİİRİNİ....