(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
DERTSİZ EDÎB VE ŞÂİRLER (1) şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
DERTSİZ EDÎB VE ŞÂİRLER (1) şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
yeniden okudum yazılan notları.Şuan gülüyorum.Nedenmi.Ben kime Allah razı olsun diyeyim.Soner kardeşimi yazmaya zorlayana mı?.Yoksa bu cevher niteliğinde yazıyı bilgi haznemize nakşedenemi. Her neyse Hiç bir şey sebebepsiz değildir.İbret ile bakmaş işretten kaçmaktır ki her konunun kendi içinde bir İffeti vardır.O....u? ya Kötü kadın demek ona yapılacak en büyük hakarettir.Mademki her kavram ve eşyanın bir ismi var.Yumuşatmak ancak rıza göstermektirki; Du da sanırım deyy...? luğun kapısını aralar... Nezaketten kopmamış edebi bir makale yi yazdığı için Soner kardeş'e ve sebep olana teşekkür ederek ayrılayım.sevgi ve selam.
Tabiatı gereği herkes aynı yerden su içmez.Çok konuşmak çok olacağı için gereksizdir.Ben şiir konusunda Takdirlerimi iletiyorum.İnkar ederek değil;Ancak kirli yanımızı tesbit ederek temizliğe gidebiliriz.Hala Kirli olduğuna inandığımız lisan temizlenebilir kanaatindeyim.Zamanla "KİR" olursa işimiz zor.Zira kirlenen yıkanır.Kir imha gerektirir.Doğru yerden bakmayı tercih etmek hepimizin insani vazifesidir.Ben tesbitleri doğru buluyorum.Hepimize düşen bişeyler olduğunada inanıyorum.Ellerinize sağlık.Sevgi ve selam.
Porno diline döndü, şu Türkçe anadili Namusunu kirletti, edîb deyysûn eli
Yazan şairi canı gönülden kutluyorum. Gerçeği söyleyince bozuklar nasıl ortaya çıkıyorlar işte aldırma,bende yazacağım işallah 10 gün içinde bir hiciv ...Çünkü kendini adam sanan gafiller,türkçe konuşmakdan aciz olan nice,hakaretleri sayfalarda çarşaf,çarşaf yazanlar buna yorum.yada kendini adam sanan salaklar var işte.Ve birde bunlara dayak olanlar.. Hal böyle olunca bu şiire bayıldım şairim.. adam olan adam gibi yazı yazsınlar bu tür uyarılara maruz kalmasınlar Yürekten kutluyorum,tarzını,şiirini,ve hicvinizi....
HANGİSİ DAHA EROTİK!.. Tarih: 05:59 9/10/2006 Kategori: Edebiyat Tarihimizden HANGİSİ DAHA EROTİK!..
9 Şubat günü, CNN Türk’te yer alan bir haberde (Yavuz Sinangil) dünyanın ilk aşk şiirinin, yıllardır İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergilendiği bildiriliyordu. 1889’da, Bağdat'ın 150 kilometre uzağındaki Sümer kenti Nippur'da bulunan, 55 yıl önce de ABD'li Sümerolog Samuel Noah Kramer tarafından okunan ve Türkçe’ye de Türkiye'nin ilk Sümeroloğu Muazzez İlmiye Çığ tarafından çevrilen bu 4 bin yıllık çivi yazısı tablet, 14 Şubat Sevgililer Günü'nün yaklaşmasıyla, ayrı bir bölüme konulmuş!.. Haber, şiirin bugün için bile, erotik dizelerden oluştuğunu söylüyor. Dünyanın bu ilk aşk şiiri şöyle :
Damadım, kalbimin sevgilisi Güzelliğin büyüktür baldan tatlı Aslan, kalbimin kıymetlisi Güzelliğin büyüktür baldan tatlı
Benim değerli okşayışlarım baldan tatlıdır Yatak odasında bal doludur Güzelliğinle zevklenelim Aslan seni okşayayım
Benim değerli okşayışlarım baldan tatlıdır Damadım benden zevk aldın Annem söyle sana güzel şeyler verecektir Babam, sana hediyeler verecektir.
Sen beni sevdiğin için Lütfet bana okşayışlarını Benim Tanrım, benim koruyucum Tanrı Ellil'in kalbini memnun eden Şusin'im Lütfet bana okşayışlarını
* * *
Haberi dinleyince aklıma Varlık dergisinin son sayısı geldi. Her ne kadar derginin sunuş yazısında “aşk olgusunu irdeleyen bir dosya hazırlama düşüncemizin çıkış noktası, Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Merkezi’nin düzenlediği ‘Arzunun Halleri : Türk Edebiyatında Aşk’ konulu sempozyum oldu” denilse de, herhalde 14 Şubat’ın Sevgililer Günü olması, Varlık dergisinin Şubat 2006 tarihli 1181. sayısı için “Aşkın ve Arzunun Halleri” konusunu seçmesinde etkili olmuştur.
Özellikle, Gülin Öğüt Eker’in “Kültürel Gösterge Olarak Türk Halk Şiirinde Aşk Bağlamında Erotizm” isimli makalesi dikkat çekici bir içeriğe sahip. Ve bu çerçevede Türk halk edebiyatından verilen örnekler tabii!..
Eker, “Türk halkının kendi ihtiyaçları karşısında oluşturduğu bir iletişim sistemi olan maniler, aşk ayrılık, hasret gibi duyguların estetikle oluşturduğu mükemmel uyumu, sembolizm ve realizm potasında sunmaktadır. Aşağıdaki mani örneklerinde, kadın vücudunun kodlandığı ; bu kodlama esnasında sosyal, ekonomik ve kültürel hayattan kesitler alınarak estetikle cinselliğin mükemmel uyumunun sağlandığı görülmektedir” diyor. İşte birkaç örnek…
Tabancamın kabzası
Trabzon yapısıdır
İki memen arası
Cennetin kapısıdır.
Bahçelerde börülce
Kız belin neden ince
Nidem kuru cilveyi
Sarılıp yatmayınca
……..
Karpuz kestik kar gibi
Kızın gönlü var gibi
Açtım baktım yorganı
Memeleri kar gibi
Oy kumralım kumralım
Ben senden ne umarım
O tombul memelere
Arı gibi konarım
Değirmen sala benzer
Kız dilin lale benzer
Terlemiş memelerin
Erimiş bala benzer
Koynundaki memeler
Ne yuvarlak yuvarlak
Yükün ağır gelirse
Birini bana bırak
Bahçelerde Şam dutu
Pamuktan beyaz budu
Bekledim de gelmedi
Şimdi kestim umudu.
* * *
Eker, “erkek, beğendiği kızı ve fiziğini, teşbihler yaparak göz önünde canlandırır. Gönlünün güzeli, gün gelir turfanda bir sebze olur, gün gelir bir mevsim yetecek meyve ya da çiçek olur. Aşk da bu sebze ve meyvelerin gönüllü alıcısıdır.” diyor. Ve hemen ardından bir örnek daha sunuyor :
Karşı beri men beri
Uzatalım çemberi
Memenden akan teri
Koy kadehe ver beri
Ay doğar elek gibi
Gün doğar melek gibi
Yarim hamamdan çıkmış
Turfanda kelek gibi
Eline aldı sazı
Yar etme bu nazı
Bir şeftali ver bana
Geçireyim bu yazı
Turnamın kanatları
Kırmızı yanakları
Açılmış güle benzer
Yarimin dudakları
* * *
Yazara göre, “gönlünün güzelini tatlı dille yola getiremeyen aşık, bazen de, dini yaptırımları kullanarak murad almaya çalışır.” İşte örnekleri :
Derelerin ayazı
Gül memenin beyazı
Gül memenin üstünde
Kılsam bayram namazı
….
Derelerin al tuncu
Kınalı parmak ucu
Öpülmemiş kızların
Kabul olmaz orucu
* * *
Halk edebiyatında fantezi de eksik değil tabii !.. Eker’e göre, “fantezi cinselliğin gizemini arttıran erotik unsurlardan biridir”. İşte bu çerçevede bir örnek daha…
Dağda çimen olsaydım
Varıp yari bulsaydım
Körpe bir kuzu gibi
Memen emip doysaydım
Çayır üstünde çayır
Yatmış bir ceylan uyur
Dedim afiyet olsun
Dedi ki sen de buyur
Dut ağacı dut verir
Yaprağı kıt verir
Oğlan büyük kız küçük
Sarılması tat verir
Bastığım çürük tahta
Lanet olsun bu bahta
Yar elime geçerse
Koyvermeyin beş hafta
Armudun kümesine
El vurdum memesine
Bir öptüm bir ısırdım
Utandım demesine
Karanfil destesiyim
Nazlı yar hastasıyım
Kız memen eğri bitmiş
Ben onun ustasıyım
Erilliğin ve genç olmanın fizyolojik gücünü sergileyen manilere de rastlamak mümkün halk edebiyatında… Örneğin,
İndim derelerine
Bilmem nerelerine
Kaytan bıyıklarımı
Sürsem nerelerime
* * * Kısacası, insan bu örnekleri görünce Türklerin erotizm konusunda Sümerleri fersah fersah geride bıraktığını düşünmeden edemiyor. En azından edebiyat alanında…
Ama siz yine de Sevgililer Günü’nde sevdiğinize bu manilerle söylemeyin sevginizi… Cins-i latif, nisa tayfasının sağı solu belli degil
TRAVESTİ TÜRKÇE (2) Bütün kelimelerde, küfür tohumu saklı Bir küfür tarlasıdır, mütekellimin aklı
Kelimenin ruhuna, cinsel virüs enjekte Hep Aids virüsleri, dolaşıyor bellekte
Böyle kelimelerle, edebiyat geberir Aidsli hasta gibi, günden güne de erir
Kalem bir şırıngadır; edîb, dilin tabîbi Sahte edîb öldürdü, bu nârîn andelîbi
Zehirli oklarıyla, vurdular bu bülbülü Şu âlemde olmadı, yası tutan bir gülü
Hâlâ karnını deşer, çirkin kel akbabalar Birer edîb geçinir, bu entel marabalar
Dile saldırdı hergün, bu yabânî domuzlar Çınarı da kemirdi, durdu millî kunduzlar
TRAVESTİ TÜRKÇE (3) Edebiyat tarlası, marabalara mirâs Şiirin ağaları, bırakınca hep nadas
Yabanî otlar çıkmış ve kaplamış tarlayı Ayılar da çekermiş bir şemmame halayı
Marabalar kovunca, tarladan ayıları Kendileri yerleşmiş ve artmış sayıları
Hozana ektikleri, çoğunlukla kabaktır Arasıra ekilen, soğan ve sarımsaktır
Şu burnumun direği, kırılıyor geçerken Gözlerimse yanıyor, iyi kabak seçerken
Edebiyat tarlası, kokmalı buram buram Gönüllere vermeli, gerçek edebî ârâm
Hergün yiye yiye de, bıktık kabak tadından Bari ondan tatlı yap, vazgeç de inadından
Dil zengin olmayınca, mutfağın fâkir olur İlham perilerin de tamamen âkir olur
Yeni kelimeler ek, alıp da kâmûslardan Yeşeren güllerini, koru hâ câmûslardan
hozan a. hlk. Dinlenmeye bırakılmış, birkaç yıl işlenmemiş tarla.
--------------------------------------------------------------------------- hozan 1. Dinlenmeye bırakılmış, birkaç yıl işlenmemiş tarla. 2. Tarla. 3. Hiç sürülmemiş ya da çoktan beri işlenmemiş tarla. 4. Ekin biçildikten sonra tarlada kalan saplar, anız: Bu tarlanın hazanı çok uzun bırakılmış. 5. Ekini yeni biçilmiş tarla. 6. Otlak. 7. Evlere yakın bağ ve bahçe. 8. İşlenmemiş bağ bahçe. 9. Ekime elverişli olmayan tarla. 10. Ekime elverişli tarla. 11. Kırlık yer: Hozanda ekin olmaz. 12. Tarlada kendiliğinden yetişen uzun otlar. 13. Mısır tarlası. 14. Harmanı savrulmuş tarla.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
Sanat ölçüdür Tabula rasa Porno dılı TRAVESTİ TÜRKÇE (4) Lastik gibi uzuyor, kelimeler ve mana Tecavüz ediyorlar, kalemle sana, Ana!
O mütecâvizlere, tebrikler, muhteşemdi’ Eskiden bu lisânım, aynen Bâğ-ı İrem’di
Üzümlerinden şıra, yapardı mâhir şâir Katırlarla çiğnedi, onu edîb-i câir
Dönüp bir baktım ona; ne göreyim, virâne! Nigâhbân-ı bâğ da, bakar bîgâne bîgâne
Baykuş ,ne güzel öttün’ diyor kara kargaya ,Sen de’ lafını takmış, karga da o gagaya
Bâğ-ı İrem baykuşa, kargaya teslim olmuş Kargaların gâgları, bir anadilim olmuş
Garîb bir bülbül girse, güzel İrem Bağ’ına Bağ çubuğu takarlar, incecik ayağına
Ey bülbülüm sus artık! dilini anlamaz gül Zâğ-ı bâğa, âvâzın, azâptır ötme bülbül!
TRAVESTİ TÜRKÇE (5) Dilimi kes, kopar, at!; ama dokunma dile Lazımdır dil kalbime; çektirme bana çile
Dilimse leşe dönmüş, kuzgunların önünde Bu bülbülün feryâdı, bu leşedir bu gün de
Gönlümü mest ediyor, bülbüllerin âvâzı Hissi olan sevmez mi, âvâz-ı dilnevâzı?
Anlamasak da onu, dinleriz bu hayvânı Âvâzı nevâz eder, pas tutmamış revânı
Dilini kopardınız, bu zavallı bülbülün İsterseniz hâline maymunlar gibi gülün
Neden bu kadar her seyi ters anliyorsunuz- Türkcedeki manzara aksimi dostum. Bu sayfada nice siirler okudum resmen dilimi kirletiyor. Bu serinin sonunu görmeden cok acele ettiniz. Ben bunu keyfimden yazmadim. Derdimden yazdim. Kimseye edebiyatcilik taslamiyorum. Sizi daha önceki yazismamdan taniyorum. Hayat felsefeniz veya sekliniz dini bir yönde. Bu dile en fazla sizin gibi insanlar sahip cikmali siz destek vermelıydınız. Ne zorunuza gıttı anlamıyorum. Bu dil benim davam. Bunun için her türlü hakareti gögüslerim sineye de çekerim. Bu dile sizin gibi muhafazakar insanlar sahip çıkmalıydı. Benim çok mu hoşuma gidiyor, şiirimde bu benzetmeleri kullanmam. Söyleyin başka nasıl anlayatayım manzarayı? Siz teşbihten, mecazdan şiirin kastettiği hakikate ulaşamamassınız. Sözünüzden zerre kadar alınmadım. Şiirde kullandığım metafordaki travesti şahsiyetlerini bir küçümseme gibi niyetim de yok. Bu yaşa kadar bir fahişeye bile fahişe demedim. Bu yüzden size de hakaret etmiyorum. İstiyorsanız alta başka şeyler de yazın. Ben zaten bu görünüşte muhafazakar ve devamlı osmancılık oynayan nesilden çok çektim. Dedim size ben o satırları keyfımden veye artislik olsun diye yazmadım. Sıze hakkımı helal edıyorum.