HÜZN- ‘ e bahşedilen bir emektir: AŞK
Bu gece elime sürtülen bütün cesetleri,
Çuvallayıp gömeceğim yokluğunun kıstaslığına. Artık seni beklemeyi adet edinmiş bu kalp sadece susacak! evet… sadece susacak ; Bu gece eli bıçaklı adamlar kapıma ve gırtlağıma dayandığında... Tutamayacaksın ellerimi, Sen gelsen bile bu gece; Canım, kanımdan ayrılacak! Öyle iri bir soykırım yaşanacak ki; Apartmanımızın dördüncü katında hayatını belirleyecek o üç saatlik sınava; 12 yıl hazırlandığın gibi çalışsan da beni anlamaya Anlayamayacaksın!.. Ve sen, tam bu sırada, Ve ben, tam da yokluğunda... belki bir hece bulur beni ölümün son safhasında yada kolu alçılı bir çocuk; Yavaşça sokulur yanıma. ’Malûmunuz’ diyerek, başlamayacağım sözlerime yarın sabah seni isterken. Artık ne pembeye, ne de sancılı bir mateme boyanacak ... kirpiklerim. Hayalini def edip; Kendi kendime dokunacağım. Belki de kendi elimi kendim tutacağım! ... Ama yeter ki sen beni merak eyleme... Kork’malarımı yutacağım bir bardak su ile. Kopmalarım... Kopartmalarım da olacak elbet. Çiçek koparacağım en basitinden, sırf bir cinayet olsun diye! Şiirlerimde imgeye son verip gerçeğe dönemem, bunu biliyorsun. Ama olsun yine de bağlı kalacağım hiç değişmeyen tek gerçeğime! Kendimden emin olup, Tespitsiz tespih sallamamayı öğrettin bana. Söylenmeyi, küfretmeyi unutturmuştun sen; Bir zamanlar bana.. Bir ben mutluydum, huzurluydum ya yanında, Şimdi, yalnızca yalnız kalmak mı yazılacak bu boktan ve hesapsızca yazılmış sövülesi bahtıma? MERT KAZOGLU |