ÖZGÜR GELİNCİKLERİMİ GÖMDÜM DUALARINIZA
Davetsiz yıldızlarımın sessiz limanlarında
Bilmezdim böyle bambaşka bir kalp ağrısı Dikenli telli şehirlerin ıssız duraklarında Yakalanan gecenin şakağında Ah! Göçebe sokakların zulüm yüklü çocukları Kaç yalvarış mil çekmiş yakamoz siyahı gözlerinize? Sarsılırken feryatlarınız depremlerde Sesi kısılır hazanlarımın Eksik doğan güneşlerde Suç değil ki musalla taşında üşümek Yaralarımızın mat renkli kardeşliğinde gördüm Acılarınızın dilsiz cehennemini Kurşuni renkli dağlarımıza ağladım Neyleyim ki bu ıssız isyanları Kaç dine misafir Zeugma çoktan sular altında Yorgun surlarınızda eflâtuni hecelerim sustu Hayatın kurak köşe başlarında hep mi zamansız geçer? Kalabalıkların içinde nefeslere vurulan zindanlar Yeri göğü Yaradan Sırattan ödünç vermiş sanki Bu yangın düştükçe Mezopatamya da kirpiklerimden Tutsam kaçak tütün kokan ellerinizi Kilitlesem artık Fıratın Mavi yazmasına bağladığı sabrının rollerini Sayfalarım yetmez el değmemiş hüzünlere Kaç dilde anlatayım şimdi? Adressiz pişmanlıklarımı itiraf edeyim Suçüstü yakalanmış işte esmer hıçkırıklarım Sağarım hepimiz için ben acıları sağarım Suyumuz aşımız acımız aynı yazgıda Farklı şehirlerde kanasak da Dipsiz kuyularda aynı renklerde ağlarken Susamam ki Islak bir rüya gördüm Fersiz ışıkların gölgesinde Menzilsiz bir fırtınaya benzer Karanlık da yağmurlarımız Barut kokulu doruklarda soluduğum Her nefeste naralar atarken Yitip giden öksüz zamanlar Küsmeyin sakın! Bu kıyamet masalını anlatırsam kelebeklerime Küsmeyin! Hoyrat kavgalar kesti çünkü karanlığımın gökyüzünü Özgür gelinciklerimi gömdüm dualarınıza Hüzünlü işçileri soyunabilseydi kuraklığın Kanlı türkülerin çaresiz çığlıklarında Avuçlarımda bu kadar çırpınmazdı Kırmızı baharlar kokan esrik çiçeklerim Düştü işte çiğ damlalarım koynuna Diclenin Boğazıma takıldı töresinin Bir lokma kirletilmemiş kelepçeleri Yüzünüzdeki çizgilere ağladığımı söylemeyin olur mu? Zindanları belki bende bilmezdim Bozkır kokulu bir erkeğe sevdalanmadan önce Kimi zaman cehennem kokarmış yolculuklar anladım Hangi bahaneler kımıldıyor şimdi sol yanınızda? Yiğitliğini sırtından vurdukları siyah kentlerde analar ağlıyor. Eceldir savrulan ecel Sonbaharı alevli küllere benziyor Güneydoğu Duysun artık Sadece bir yudum tebessüm Duysun... YASEMİN CANAN... |
Küsmeyin!
__________________________________Özgür gelinciklerimi gömdüm dualarınıza
Hüzünlü işçileri soyunabilseydi kuraklığın
Kanlı türkülerin çaresiz çığlıklarında
Çok şey vardı; yorum yazmak cesaret isterdi bana göre...
Tebriklerimle Yasemin çiçeğim...sevgimle...