Yalvarsam, durmadan ağlasam aşkın lahzasında ayılsam!Sanki bir korkak gibi, ürken bir kuş hangi saikin hicranında lal olur ey saki Dinmek bilmiyor figanım, vurgun yiyor her yanım, söyle ben neye muhtacım Nice yıllar geçti gitti, nazarlar artık firakına erişti, bilmem ki iş işten mi geçti Bu kaçıncı burukluğum Allah aşkına söyle, vakit umutlarımdan mı vazgeçti Suya düşen aşk, ruhumun didarında dinmez yaralar açıyor, içimi acıtıyor Uykusuz geceler nefesimi daraltıp, figanım bin hüzün ile kalbimi dağlıyor Bilmem ki bu hal üzere aklım ve izanım susuyor, gözlerim ne için yaşarıyor Neden ufuklarım yas tutarak, hülyalar bulutlara dalarak hiç aman vermiyor Bir yudum su, bir lokma ekmek değil mi rızkım, neden dik durmaz bu başım Ah dinmeyen gönül sızım, ummana akıttığım sancılarım kesilmeyecek ağrım Öyle uzakları temaşa ederek, içimi titreten hasreti derleyerek günüme başlarım Şimdi geriye ne kaldı, avuntular sineme kar mı kaldı, yine hüznü yudumlarım Ne memleket sevdası kaldı, ne açık denizler gönül hicranımdan bu gamı aldı Akşam sabah dile gelen, medet ummak için zikrolunan umutlarım hazanlaştı Neden kabirler ziyadesiyle ruhuma yakınlaştı, ölüm kalbimle ne vakit anlaştı Ağaçların dalları yapraklarını bıraktı, melalim onların sessizliğinde helallaştı Farkettiğim karıncalar, kayanın altında bekleşen canlar neden o an farklılaştı Ruhumun didarında, kalbimin arzularında mahzun kalan duygularım kaldı Bilmem ki ne zaman gün yüzüne çıkarak, nasibin telakkisinde yaşayacaklardı Niyetim hastı, teslimiyetim demem ki muğlaktı niye içimde şek şüpheler vardı Mustafa CİLASUN |