HAYAT ŞEHİRLER ARASIŞiirin hikayesini görmek için tıklayın 1989 yılının Kasım ayıydı bir firmada hollanda’ya mandalinayı götürmüştük tırla iki arkadaşlık Macaristan’a girişte direksiyona geçtim arkadaşım uykuya daldı gecenin karlı karanlık yollarında hayallere daldım,
Sırbistan’ın niş’te mola verdiğimizde radyoda Ahmet Kaya var idi Parçanın adı biz 3 kişiydik, Nazlıcan Bedirhan ve ben Suphi ’’Afferin Kızım Nazlıcan’’!...
Oy Nazlıcan oy
Hayat şehirler arası. Yaşam siyah desen üzerinde beyaz çizgiler. Dolunayı izliyorum ,gecenin son çeğreğinde. kırmızı lambalar yolumu keser, her kavşağa geldiğimde, beyaz çizgilerin sonumu ne? Levhalar yol göterir,; istikamet dolunay.... Dolunayı izliyorum , gecenin son çeğreği. Ufuk kızarıyor sanırsın tandır ekmeği gibi, Karnımda bir mola sancısı, Yol kenarındaki bütün lokantalar kapalı, Azığım ,çeğrek ekmekle kuru soğan, Kuru soğanın hatrına- karavanlı gurbetçilerin konakladığı lüks bir restorantta mola verdim... Kahvemi yudumlarken, Yaktığım sigaranın dumanı, Geçtiğim Macaristan yolları, Kıvrım, kıvrım gözden kayboluyor... ’Radyoda özgür müzik’... -Ahmet kaya söylüyor- "Oy Nazlıcan,, Vahşi bayırların maralı, Nazlıcan Saçları fırtınayla taralı, Nazlıcan Serin yayla çiçeği, Nazlıcan Deli dolu heyecan, Göğsümde bir sevda kelebeği Nazlıcan ah Nazlıcan. Müzik eşliğinde hayeller kuruyorum, beyaz çizgilerin bittiği yerde. Gözleri gök yüzünde dolunay gibi bir kız... Elele tutuşup çimlerde koşuyoruz, Papatya yapraklarının gölgesinde saklambaç oynuyoruz. Onu bulan hep ben oluyorum, Dokununca bedenimde zelzele, Dişlerimin arasına sıkışmış tekbir cümle, yutkunamıyorum... Gözleri gök yüzünde dolunay gibi, bir sevgilim olmuştu... Ona papatyalardan taç yapıp gelinlik dikiyor, menekşelerle süslüyorum. O ise papatya falına bakıyor, -seviyooorrr,,,, sev miyooor... Onun için şiirler yazıp şarkılar söylüyorum, adını bile bilmiyorum, hiç de sormadım, ama Nazlıcan değildi... Adının ne olduğu önemli değildi, Çünkü çok güzel... gözleri gök yüzünde dolunay gibi ’bir kız.’ ’’Onun kendisi gibi; dünyalar güzeli bir Nazlıcan doğura bileceğini düşünüyordum,, Saçlarını meltem savurdukca; Aşk kokuyordu, mis gibi. Gözleri gök yüzünde dolunay gibi, çimlere uzanıp dudaklarımla yıldız topluyorum, gecenin son çeğreği... Kavşağa gelene kadar herşey çok güzeldi, kırmızı lamba yine durdurdu, hayellerim vuslat oldu... Levhalar dolunayı gösteriyor. Yeni yol, yeni beyaz çizgi uzayıp gidiyor. Ben hala dolunayı izliyorum gecenin son çeğreğinde... Nazlıcan isminde sevgilim olma olasılığı büyük bir mücize olurdu ancak... Yüreğim benimle kavilleşmişti, Hayal prens, sevgimin üzerine ant içtirmişti... Bir gün kızım olursa, Adını "Nazlıcan" koyabilmem için... Herşeyin adı Nazlıcan olmuştu. Her güzel kız Nazlıcan`dı. Dolunayın, beyaz çizgilerin, enterasan levhaların... Hatta uzun Yol otobüslerinin güneşliğine, kamyonların kasasına, Emir dağın eteklerine, İstanbul`un çıkışına, İzmir`in girişine, Ankara’nın üst geçitlerine, Adana’nın tiren istasyonuna, Samsun’un sokaklarına, ’Nazlıcan yazıyordum’ !!!.... Hayat şehirler arası, Yaşam siyah desen üzerinde beyaz çizgiler. Dolunayı izliyordum, gecenin son çeğreğinde.. Yollar karlı ve kontrollü, Beynim Nazlıcan’dan alkollü, Aylardan Kasım, yıl 1899’du. Orhan SOYCAN yayın tarihi 25.11.2010 |
ve hayallerden bir sevgili içinde yaşamak istedigin duygular ve çocugunun güzel ismi
"Nazlıcan" şairim çok duygulu dizeler bugün hep hüzünleri paylaşdık
Bu güzel yolculukda kurdugun hayallerin gerçekleşmesini ve seni herzaman
mutlu etmesini böyle hassas yüregi üzmemesini canı gönülden diliyorum dost şairim
tebrik ederim harika dizelerdi.Saygılarımla