Zincirlere Vurulan Zaman
Bugün bayram
Margot ve Sevgilisi Janine az önce şuradan Liseli gençler gibi Sevinçle geçtiler En güzel giysilerini giyinmişlerdi,,, Asur tapınaklarının rahibeleri gülüşürlerken Kıskandım ilkin Bakakaldım arkalarından... Yoksun… Biz de onlar gibi olmalıydık Heyhat Hiç bitmeyecek olan Bir tekerlemeyi yeni baştan söylemek gibidir Yollarını gözlemek.. Zincirlerle bağlandığımız yazgımız Bu şenlik gününde Umudumu özlemlere katarak seni getirmeliydi Ölüp ölüp dirildiğim bu sonsuzluğu içine alan çemberden Kraliçe Semiramis gibi uzatıp ellerini Çıkarmalıydın beni kor ateşlerden Bir akrep gibi kendimi bitirmeden Sevdamızdan anımsadığım anılara saldırmak Nefretten kine dönüşüyor zalim düşünceden Utancımı saklamak çöken geceye kadar Sonrasında kızgın ve kırgın Hüngür hüngür ağlamak geçmiyor değil içimden Şimdi gün vuran gölgeler Şeker toplayan çocuklara ait değil Boşluğun içinde teker teker kaybolurken ağaçlar Dallarının altında kimseler kalmıyor Senin olmadığın her yerde Derinleşen bir sonsuzluk neden büyüyor da büyüyor Aklım almıyor Sen yokken Daima Öte yeri çağrıştıran Sert ve acımasız öyküler geliyor usuma Seni,Lotte’ye benzettiğim için ürperiyorum Kendimi alıştıramadığım güçlükler içinde Buğu olup aynalara yapışıyor soluğum Belki de ilk kez bu bayramda Genç Werther’e benzetiyorum kendimi… Bugün bayram biliyorum Ama Allah korusun ‘’Bayram benim neyime’’ demenden korkuyorum.. Çok korkuyorum... Necdet Arslan |
Bir bayram yalnızlığı ve hasretinin sayfaya bıraktığı not. Kurulan her cümlenin ezberinde özenle saklanan yağmurların masalı var....
Yılmaz Odabaşı'nın şiirinden bir bölüm buraya çok yakışacak....Kalem yarenliği...Harika bir şiir okudum kaleminizden...Bayramlar daima mutluluktur....Kutluyorum...
Sensizlikle flört etmeyi sen değil
sensizlik bilir
sesi ses/sensizliği sensizlik bilir .....
sessizlik sensizliği ezbere bilir
sensizlik her şeyi bilir...
YILMAZ ODABAŞI