İFLAS EDEN KOL DÜĞMELERİ
İki kolda ayrı ayrı
İki kolda şehvetle hükmeden kol düğmeleri Onları ilk taktığında mutluydun Sahiptin pırıltısına Haşmetine Sana eşlik ediyordu en şık gecelerde Sonra amaçsız döndüler kutularına Belki bir gün lazım olacaktı orada durdukça Kol düğmelerini çıkardığında başladı son baharın Lale devri bitmişti artık Oysa coğrafyasıydı hayatın Beyninden geçenler sonbahara dem vurmuştu aslında Umarsız hayasız tembellikti durağanlığın İkilemlik ve sıradanlık hakim her santim ruhuna Silkelenmek lazım Derken derken dahada durağan her saniyesi hayatın Küçük yaşlardan rüzgarlarla eşlik etmek kıtalara Ve limanını sevmediğin gençliğine avutmak bedenini Anlam katmak istersin Anlamlamak olgunluğa geçişte İşe vermek ruhunu Ateşini denizde söndürmek Her çelmede her yürümede takılan taşlara ayaklara tekme atmak Arkadan vuranlara dönmek sırtını bilmeden savunmasız yakalanmak Fazladan gelen krallığa bir masada tecavüz etmek Her 5.0 de anlamak Tutunmak elinde olan her şeye Sonra bırakmak tutmamış gibi Aniden sereserpe Ateşi neden hep su söndürür neden suyun görevidir bu Suya sormamıştır yanarken Yanmıştır yakmıştır Üfledikçe alevlenen Suya sormamıştır aslında yanarken Farkına varmak hayalin ve amaçların ve idealistlerin Erdemli faziletlerini Görmeyen gözlerle dokumak iplik iplik sabır sabır Ortaya çıkan şahane eserin Karşısında yudumlamak sevdiğin kahveyi Merdivenden çıkarken aniden düşmek Kırmak heryerini Duruşunu düşürmek Yara almak derinden Yaralarını sarmak Acı verir insan olan insana Sonra dindirir her zonklayan yerini Zaman artık hep aynıdır Ölüsündür kalp atışınla Toparlanmam zaman lüksünün içinde Yayılır hayasızca Oysaki incilerin vardır ikisi bir yanında sol yanında da bir tane Kaybetmemem gereken Kutsallığına tapınarak koruman Artık merdivenlerden çıkmak kalır sana da Aslında bildiğin çıkışı daha kolaydır bu sefer Tecrübedir aslolan Çıkışın çok kolay olacaktır bu sefer Kırıkların hatırlatacak her basamağında Ama kolay olacak ilk seferki gibi sallandıkça bileceksin nereye tutunacağını Bir gün işte o gün Kol düğmelerinin çıkma saati gelip çatmıştır Karşısında duran sade ve o kadar doğal bir duruştur Tam tersidir varlığının Ama çıkarmıştır kol düğmelerini Takmıştır olması gereken yere Giymiştir ruganlarını ayağını sıkacağını bile bile Artık biliyorduki ağrıdır acıdır emektir doğuran güneşi İki deli kol düğmesi basmıştır gaza almıştır yolu dağlara Arabanın koltuğunda uyumuştur tatlı bir uyku aslında Elinde simit karşısında alabildiğine haşmetli deniz Gözleri dem vurur gözlerine Sözleri esen yele savrulur İki deli ko ldüğmesi Dökmüştür içlerini Saçmalamıştır deli deli Biri takılıdır yerinde diğeri düşmüştür yerlere İki deli kol düğmesi basmıştır yarınlara mührünü Biri özgür bir deli İstanbul usülüdür paralı yol geçisi Eski rum köyü dağlarda almıştır nefesini Uçurumlar uçurumlar Savurmuştur düşünceleri Gözleri manyak güzel dediği Dudakları bal demliği Gülüşü sarhoş Sesi hükümdar Saçları hapis Dönüyor gerçeğe kol düğmeleri Artık hava almıştır parlamıştır özleri Gözleri manyak güzel güzelliği hayatın sahibi Başlamak Başlamak bitirmenin yarısı Sarılmak mücadele ruhuna bir Kızılderili asiliği Çıkmak basamakları Elinde baltası Ağzında zafer marşı Saldırmak belkide hedefine Umarsız İncilerine ve ruhuna sarılmak Nefes almak bir tepede Beklide bir çınarın altında oturmak Kahve kokusunda Sarılmak Sarılmak Sevgili arkadaşım/dostuma (e.o) yazılmış dizelerdir.. nacizane… 11/11/2010 rain |