Kanadı kırılmış can kuşum
içindeydim alnıma çakılan kaderimin
bir kuş misali her akşam odamda kafesten farksız bu dört duvar altında olsa da ne çıkar buruk ve acıdan kaplanmış her kelime saklı kalır boğazımda göğsümde çırpınan kuş olur an be an uçma korkusu kuşlar... ne ben özgürüm, ne siz tutsak tutsak olan şehrimizdir benlimizi kuşatan bu gerginlik kanadımız kırık, gözlerimiz mahzun gidersek dönüşü olmaz ne çare bilinmez bu yol, ıssız ve uzun söylenmemiş sözlerim var yarım kalmış, yalın kalmış sözler… …bir kulaç atsam karadayım, bir adım atsam denizdeyim, bir kanat çırpsam gökyüzündeyim… zincirler… her halkasında tutsaklığım hatırlamakla yetindiğim anılar acınası her karenin kalıntıları yalnızlık vardı her çizgide bileklerinde paslanmış zincirler kırabilecek mi bu kuş… uzaklara dair düşüncelerim vardı yarini arayan, yerini arayan… henüz kanadı kırılmamış kuşlar bir umut adına uçurduğum kuşlar düşüncelerim vardı güzelliklere dair söylenmemiş sözcüklerim vardı bir bir düştü mavi göklerden çırpına çırpına can verdiler yavaş yavaş… geride kalan boş bir kafes o kafese hüznü ekiyorum şimdi boy boy… |
yarini arayan, yerini arayan…
henüz kanadı kırılmamış kuşlar
bir umut adına uçurduğum kuşlar
düşüncelerim vardı güzelliklere dair
söylenmemiş sözcüklerim vardı
bir bir düştü mavi göklerden
çırpına çırpına can verdiler
yavaş yavaş…
geride kalan boş bir kafes
o kafese hüznü ekiyorum şimdi
boy boy…
tek kelime muhteşem saygı ve dua bizlerden