ANNECİĞİMİki yılı on bin yıl gibi uzun geçtim, Hâlâ bir haber göndermedin anneciğim. Yine geldi, bir Anneler Günü, sensizim, Yokluğuna dayanılmıyor, anneciğim. Mezar taşların bana sanki el sallıyor, Sana dua etmeden, eve geçilmiyor, Unutup geçsem hayalin sitem ediyor, Sensiz bu hayat mezarımdır anneciğim. Sen inandın görünce, mahşer alemini, Bize isterdim, sualleri bildirmeni, Evlat, dostların yarım asırlık eşini, Artık uyanın diye söyle, anneciğim. Anneciğim nasıl bıraktıysan, aynı iz, Kardeşlerin, hepimiz ağır gafletteyiz, Büyük oğlun, damatlarında aynı perhiz, Beni devamlı horluyorlar anneciğim. Ah çıkıp anlatsan bir yaşadıklarını, Çevrene topladın giden çocuklarını, Unuttun mu, hatırla bıraktıklarını, Yetiş, kucakla beni, kokla anneciğim. Annesiz bir anneler günü olmaz olsun, Yerin doldurmadı, ne bayramlar, ne düğün, Ya beni de aldır yanına, ya bana dön, Bu son arzum, hasretlik bitsin anneciğim, Tıpkı hayatta, ölmemişsin rüyalarda, Yalnızlığıma ilâç sensin, anılarda, O hastalıktan muzdarip oldu babam da, O da bizi bırakır gider anneciğim. Sana kavuştuğunda, bak hallerimize, Allah’ın hükmüyle emretmedi o anne, Senin gibi eyvah diyecek, yok bahane, Geri dön uyar desen, geçti anneciğim. Mezar taşların dile gelip söyleseler, Neler anlatır, insanlar dinleseler, Taş parçası deyip, habersiz geçmeseler, Birbirleriyle boğuşmazlar, anneciğim. Dua diye çığrışan dili anlasalar, Asırlardır ayakta, taşlara baksalar, Kan emerler miydi, masumdan yarasalar, Anlatacak çok haberler var, anneciğim. Elli yıl namussuz yaşamış, hacca gider, Kul hakkı olanlar, Hakk divanında ne der, Yaratan bilir ama, kuldan şahit ister, Kul hakkıyla giden, ne söyler anneciğim. Anneciğim, seni üzdüm boynun büküldü, Dert küpüyüm, ağzım açılınca döküldü, İyiler Hakk’a yürüdü, tek tek gömüldü, Kıyamet kötülere kopar anneciğim. 24/4/2001 dursun yeşil |
özlüyor insan dertleşmek istiyor
kutlarım saygı duydum yazan kaleme