ÜLKÜ
Bir gün tan vakti ağarırken
Bir çocuk geldi adı ülkü Türküler duyuldu ağlarken Bir çocuk geldi adı ülkü Kulağına ezan okundu Onun adı ülkü konuldu Ömür kısa dedi doğruldu Oynayamadı hiç ülkü Özü ateş, gönlü çilekeş Görmedi ömründe hiç güneş Bulamadı ne yaren ne eş Bir çocuk geldi adı ülkü Bir özlemdi Hakka kavuşmak Günler uzadı yumak yumak Olmuştu sanki Hakka adak Büyüdü filiz gibi ülkü Büyük suç Hakka boyun eğmek Haksızlıkla alınır emek Haykırdı gerçeği diyerek Yürüdü ufka doğru ülkü Bir çobandı vatanda ülkü Ağırdı omuzunda yükü Yoksa da sırmalı bir kürkü Her yer benimdir derdi ülkü Saldı sürüyü çıktı dağa Dönüpte baktı bir sılaya Bir düşünce sardı aklına Bilmedi son kez çıktı ülkü Sürüyü hep sardı çakallar Ülkü teker teker yakalar Boşanır bedeninden kanlar Kaçırdı çakalları ülkü O ülkenin kralı duydu Hakkında yalanlar uydurdu Boynuna zincir vurduruldu Bir zindana konuldu ülkü Yavuklusu kaldı sılada Birde hasta yatan anası Günler dört duvar arasında Sıkışmış zannederdi ülkü Mektup yazardı anasına Bizimle derdi rüzgar ana Hava,gece bizimle ana Kağıtsız kalemsizdi ülkü İnci gibi istiridyeden Çıktı yanıp zindan içinden Her şey tersine döndü birden Allah diye haykırdı ülkü Zamana yön verdi dur dedi Allah içün zulme vur dedi Ey gönüldaş kalk doğrul dedi Geceye çıra oldu ülkü Kafire boğucu dumandı Hak divanında süt limandı Sayende gafiller uyandı Sonsuzluğa uzandı ülkü. Mehmet BULUT |