ACILARI SEVMEKŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bir gün okyanusta yol alan bir gemi kaza geçirerek battı. Gemiden sağ kurtulan adamı, dalgalar küçük, ıssız bir adaya kadar sürükledi. Adam ilk günler kendisini kurtarması için Allah’a yakardı ve yardım bulurum umuduyla ufka baktı. Ama ne gelen oldu, ne giden… Daha sonra rüzgardan, yağmurdan ve zararlı hayvanlardan korunmak için ağaç dallarından ve yapraklardan bir kulübe yaptı. Sahilde bulduğu, gemiden arta kalan konserve, pusula gibi eşyaları bu kulübeye koydu. Günler hep aynı şekilde geçiyordu. Balık avlıyor, pişirip yiyor ve ufku gözlüyor, kendisini kurtarması için Allah’a dua ediyordu. Bir gün tatlı su getirmek için yürüyüşe çıkmıştı, geri döndüğünde kulübesinin alevler içinde yandığını gördü. Duman, dans ede ede göğe yükseliyordu. Başına gelebilecek en kötü şeydi bu. Keder ve öfke içinde donakaldı. Şimdi bu ıssız adada, başını sokabileceği bir kulübe bile kalmamıştı. "Allah’ım, bunu bana nasıl yapabildin?" diye feryat etti. O geceyi keder ve üzüntü içinde geçirdi. O kadar dua ettiği halde, başına bu olay geldiği için sitemler etti. Ertesi sabah erken saatlerde, adaya yaklaşmakta olan bir geminin düdük sesiyle uyandı! Bitkin adam kendisini kurtaranlara sordu; "Benim burada olduğumu nasıl anladınız?" Cevap onu hem şaşırttı, hem de utandırdı: "Dumanla verdiğiniz işareti gördük!" Bazen, acılarda armağan sunar insana. Yapmamız gereken, Acıyla barışmak, acılarla yaşayabilmek. Onu çözümlemek. Sevinçlerimiz kadar, onu da sevmek. Kalbimize buyur ederek, Gizlediği, armağanı görebilmek. Canımızı sıkan, Göz yaşlarımızı inci gibi döken, acılar, Çoğu kez, sessiz bir kurtuluş çağrısıdır. Katlanamadığımız, can yakan acılarımız, Gün gelir; Belki bir mutluluk davetiyesi, Belki de Bir mutluluk habercisi olur. En zor anımızda, gelir bizi bulur… Saadettin Güven İstanbul |
sayfanıza girip şiirinizi ve hikayesini okuyunca daha çok etkilendim...
çok hoş bir sayfa idi...
emeğiniz daim olsun efendim.
selam ile...