Cezaevi Günlüğü
Çakıl taşlarıyla dolu bir çöldeyim.
Yalnızlığın hududunu doladım belime. Beyaz bir karanfil yeşermiş. Şu iskeletin hemen dibinde. Hazin bir aşk olsa gerek. Çölün azabı çalmış olmalı sevgisini. Bir umut yaşatmış sanki karanfili. Üzerinde çiğ taneleri birini bekler gibi. Hani işin ucunda müebbedim olmasa. Takardım onu saçlarıma. Burada daha özgürsün çiçeğim. Götüremem seni dünyama. O, sevgiye susamış Ben gökyüzünün maviliğine. Yok ki fayda birbirimize. Üstelik açım, muhtacım ekmeğe. O, direnemedi güneşin ışıklarına. Ben, kanıverdim. Azrail’in uzattığı bir tutam zeytin dalına. O yeni bir tohum bıraktı toprağa. Ben ağlayarak uyandım aynı koğuşta. |
görürdüm mutlaka saksıda çiçekleri
ve görürdüm gökkuşağı renkleri.
ahhh ! bir ışık olsaydı penceremde
ve
hücremde pencere... "
tutsak bekleyişlerin dizelendiği dizelerdi sevgi duvarını aşan.
kutlarım,
saygı ve selam ile.