KUMLARIMI DÖKÜŞÜMsöyle ne zaman dönersin yurduna sensiz kabuk bağladıklarım sızlar kötü zamanlarda -bu yalnızca bir gömütüm- bu an nasıl da suskundur gecenin bağışları bir ahla inletir kalpçiğimi şimdi eski bir dua deşiliyor dudağımdan ah ettiren, veremli ciğerlerimi dağlayan yaşadığım karanlığı bir düşün içinde yıkayabilir misin tüm gücünle acı doğuranları evet, onarılmaz artık kırık hüzünlerim satır aralarında arıyorum biraz sessizliği sesin, nefesin çan gibi titretmeli yürekçiğimi vahiy getirmeli yeşil vadilerden, akan derelerden mi istersin? bazen içimiz yaralanabilir et niyetine verilse köpeğe yüreğimiz kalır mı ki biraz saf masumiyetimiz Yaradan’ın bizlere bahşettiği… hiçbir şeye aldırmadan sonsuz sessizliği yaşama tedirginliğindeyim beni yalnız bırakma bana ihanet etme bırak satır aralarında olsun duyarsızlığın küstah bir dille tedirgin etme beni senin şarkıların kayıtsızdır bana ve kızgın öylesine yumuşağım ki kederimden kumlar döküyorum şimşekler çakılıyor durmadan parçalanıyorum bir bir sonra ağlaya ağlaya öpüyor beni yalnızlığım yarın unutulacak belki şimdiki kumlarımı döküşüm yeniden yıkayacağım kalpçiğimi bu kadar boyundurluk yeter tatlı sözle soysuzlaşan bedenciklerin ağızlarına yeşilliği serpiştirmem gereksizleşiyor artık anlık bir mutluluk niyetine iyiliklerin bedeli beklenilmeden veririz ağızlarına köpeklerin kalpçiğimizi şimdi öfkeyle fırlayıp dolaşıyorum yol boyunca yılların ağırlığı, hazinelerdeki gömütün, ve silahsız vicdanımızın ömrü buraya kadar saltanatlığı kalmayacak gözlerdeki kıskançlığı insanlığın yarın unutulacak belki şimdiki kumlarımı döküşüm, aniden ve umarsızca 15/06/10 |